| Oynadı. Kazandı. Çünkü bilgisayar sadece geçerli hamlenin ne olduğunu biliyordu. | TED | و لعب ففاز لأن الحاسبة كانت تعرف الخطوات القانونية في اللعبة |
| Daha da ötesi, beni arka çıkışa nasıl yönlendireceğini tam olarak biliyordu. | Open Subtitles | علاوة على ذلك ، كانت تعرف تماماً كيف تخرجني من المخرج الخلفي |
| - Son olayın koordinatlarını biliyordu. Onları da yazmaya çalışmış. | Open Subtitles | كانت تعرف إحداثيات الحدث التالي و كانت تحاول ان تكتبها |
| Doktor Quo, Grant'le geçinemediğinizi biliyor muydu? | Open Subtitles | الدكتورة كوو كانت تعرف بأنك وقرانت لستما على وفاق؟ |
| biliyorsa daha neyi tartışıyoruz? | Open Subtitles | . . لو كانت تعرف لماذا إذاً نتكلم مجدداً في هذا الموضوع؟ |
| Kocasına bir şey olacağını biliyormuş gibi geldi mi sana? | Open Subtitles | هل خطر لك من قبل أنها ربما كانت تعرف ما سيحدث له؟ كيف؟ |
| - Son olayın olacağı yeri biliyordu. Onu yazmaya çalıştı. | Open Subtitles | كانت تعرف إحداثيات الحدث التالي و كانت تحاول ان تكتبها |
| Sizden nefret edeceğimi biliyordu ama sizden nefret etmemi istemedi. | Open Subtitles | كانت تعرف أنني سأكرهك، لكنها لم تكن تريدني أن أكرهك. |
| Onu yakalamak paha biçilemezdi çünkü o bunun tam olarak nasıl kullanılacağını biliyordu. | Open Subtitles | اصطياد لها كان لا تقدر بثمن لأنها كانت تعرف بالضبط كيفية استخدام هذه، |
| Büyükannem öteki dünyayla nasıl konuşulduğunu biliyordu, bana da öğretti. | Open Subtitles | ,كانت تعرف كيف تتحدث مع الجانب الأخر ولقد علمتني ذلك |
| dedi. Ne olduğunu, uzmanların, doktorların ve internetin bilmediğini ve bunu nasıl atlatmak istediğini biliyordu. | TED | كانت على علمٍ بما يحدث، كانت تعرف ما لم يعرفه الأطباء والخبراء، والإنترنت. كيف تريد أن تمر بهذا. |
| Bir diğer özelliği ise eğilim sensörüydü, yani hangi yöne yöneldiğini biliyordu. | TED | وأحد الأشياء التي كانت بها مستشعر للإمالة، لذا كانت تعرف الإتجاه الذي كانت توجه له. |
| Yalnızca güzel değildi, işi de biliyordu. | Open Subtitles | ، لم تكن جميلة فحسب كانت تعرف النتيجة جيداً |
| Bunu bana verdiğinde, öleceğini biliyordu. Garip, tatlı kız! | Open Subtitles | كانت تعرف بأمر موتها عندما أعطتنيها، كانت فتاة جميلة وغريبة |
| Bunu bana verdiğinde, öleceğini biliyordu. Garip, tatlı kız! | Open Subtitles | كانت تعرف بأمر موتها عندما أعطتنيها، كانت فتاة جميلة وغريبة |
| Bir erkek üzerinde nasıl bir etkisi olacağını biliyor muydu dersin? | Open Subtitles | هل تظن إنها كانت تعرف أن هذا التأثير قد يُؤثر على الرجل؟ |
| Jill bir şey biliyorsa, onun için hamle yapacaklardır. | Open Subtitles | اذا كانت تعرف جيل شىء ربما يحاولون الحصول عليها |
| Ama küçük Sara kalbinin derinliklerinde... muhtemelen evini bir daha asla göremeyeceğini biliyormuş. | Open Subtitles | لكن في أعماق قلبها ، كانت تعرف سارة الصغيرة أنها ربما لا ترى بيتها ثانية أبدا |
| Ben onu tanıyorum, o beni tanıyor. | Open Subtitles | أقصد كنت أعرف كل شيء عنها و كانت تعرف كل شيء عني |
| Duvarlardaki şeklin ne olduğunu biliyordu ve ölen adamı da tanıyordu. | Open Subtitles | لقد تعرفت علي الأشكال التي علي الحوائط و كانت تعرف الشخص الميت |
| Annem yapacağım her şeyi önceden bilirdi. | Open Subtitles | أمي ، كانت تعرف ما أريده حتى قبل أن أطلبه |
| Derdi olan herkesi tanırdı, herkes de onu severdi. | Open Subtitles | كانت تعرف كل الأشخاص المهمين والجميع كانوا يحبونها |
| Onun benim sırrımı bildiğini bulmuş. Bu yüzden ona söylemedim. | Open Subtitles | اكتشف أنها كانت تعرف سري لهذا كنت خائفاً من اخبارها |
| Söyleyemiyordu bile ona..ne yapacağını da bilmiyordu | Open Subtitles | ولم تقل له لم تقل له وكانت تعرف كانت تعرف أنه سوف يعرف مافعلت |
| Bıçaklamalar kişiseldir. Saldırganı tanıyormuş. | Open Subtitles | حسناً، الطعن أمر شخصي لقد كانت تعرف قاتلها |
| Rus hükümetinin bir süredir Yıldız Geçidi programından Haberi vardı. | Open Subtitles | الحكومة الروسية كانت تعرف بأمر البوابة النجمية منذ بعض الوقت |