| çocuklar şaşırtıcıydı: son derece istekli ve genellikle çok zekilerdi. | TED | كان الأطفال مدهشون : شديدي الحماس و غالبا متقدي الذكاء | 
| Diğer çocuklar oyun oynarken sen oturmuş, bir arkadaşına bölme işlemi anlatırdın. | Open Subtitles | بينما كان الأطفال الآخرون يلعبون الكرة كنتِ تجلسين وحدك تقومين بالقسمة المطولة | 
| Öğrenmeye çalışıyordum ama her hata yapışımda çocuklar benimle dalga geçiyordu. | Open Subtitles | أحاول تعلمها لكن في كل مرة أخطئ كان الأطفال يسخرون مني | 
| Bebekler ve küçük Çocukların diğer insanlarla ilgili bu derin bilgiyi gerçekten nasıl anlayabildiklerini öğrenmek istiyoruz. | TED | لذا أردنا أن نعرف إذا كان الأطفال الرضع وحديثي السن يمكنهم فهم تلك الحقيقة العميقة عن الآخرين. | 
| Bu ritüelin tek şaşırtıcı yanı; Çocukların bir daire oluşturup ellerindeki uzun sopalarla yere vurması. | Open Subtitles | الجزء الوحيد المحير من هذه الطقوس هو عندما كان الأطفال يضربون الأرض بأعمدة طويلة | 
| çocuklar onu bulduklarında buz pateni yapıyorlarmış. | Open Subtitles | كان الأطفال يتزلجون عندما وجدوه | 
| çocuklar uyumanıza izin verse bile, komşuların sizi uyanık tutmak için şansları vardır. | Open Subtitles | حتى ولو كان الأطفال يجعلونك تنام من الممكن أن الجيران لن يجعلونك تنام | 
| Oldukça yakın döneme kadar çocuklar öncelikle tarlalar, fabrikalar, atölyeler ve madenlerde çalışıyorlardı. | TED | حتى فترة قريبة ماضية كان الأطفال يعملون، في المزارع بشكل عام وأيضًا في المصانع والمطاحن والمناجم. | 
| çocuklar ekonomik servet olarak görülüyordu. | TED | كان الأطفال يعتبرون من الأصول الاقتصادية. | 
| Eğer çocuklar yaz boyu okulda olsaydı, o zaman gerileyemezlerdi, ama geleneksel yaz okulu kötü tasarlanmış. | TED | إذا كان الأطفال في المدرسة خلال الصيف، فإنهم لن يتراجعوا، ولكن المدرسة الصيفية التقليدية ضعيفة التصميم. | 
| Yetimhaneye bağışlanan her bir kuruşu, müdür zimmetine geçiriyordu. Yokluğumda çocuklar o kadar bakımsız kalmışlardı ki kendilerini doyurmak için fare yakalamak zorunda kalmışlardı. | TED | كان المدير يختلس كل سنت يتبرع به لدار الأيتام، وفي غيابي، كان الأطفال يعانون من إهمال فظيع حيث أجبروا على الإمساك بالفئران لإطعام أنفسهم. | 
| çocuklar yatağa belli saatlerde mi, yoksa farklı saatlerde mi gitti? | TED | حيث كان الأطفال يذهبون للسرير في أوقات منتظمة، أو ذهبو للسرير في أوقات مختلفة خلال الإسبوع؟ | 
| Biz çocuklar o damlanın düşmesini beklerdik. | Open Subtitles | كان الأطفال يتراهنون عما إذا كانت ستسقط فبل انتهاء الموعظة | 
| Diğer çocuklar kıskançlık yaptığında bile, ben kıskanmazdım, yani istesem bile- | Open Subtitles | حتى عندما كان الأطفال الأخرين يغارون لم اكن أغار، أعني تمنيت لو كنت أستطيع | 
| Çocukların birlikte pişirdiğimiz pastayı sevip sevmediklerini bana söylemedin. | Open Subtitles | لم تخبرينني إن كان الأطفال قد احبوا الكعكة التي صنعناها سويةً | 
| Çocukların birlikte pişirdiğimiz pastayı sevip sevmediklerini bana söylemedin. | Open Subtitles | لم تخبرينني إن كان الأطفال قد احبوا الكعكة التي صنعناها سويةً | 
| Çocukların okulunda şeker satıyorlardı, sen de biraz çıldırdın. | Open Subtitles | كان الأطفال في المدرسة يبيعون الحلوى وجرفك الحماس | 
| Doğru. Başkaldıran Çocukların ölümle cezalandırılacağını söyleyen bir ibare var. | Open Subtitles | هذا صحيح , هناك فقرة تقول إذا كان الأطفال عصاة يجب أن يموتوا | 
| çocuklar onu korkuttuğunda ben gelene kadar burada beklerdi. | Open Subtitles | "بعد أن كان الأطفال يُخوِّفونه، كان ينتظرُني هُنا حتّى آتي" | 
| çocuklar onu severdi. | Open Subtitles | كان الأطفال يحبونها |