| Belki daha önce de gerçekti ve sen sadece bilmiyordun. | Open Subtitles | ربّما كان حقيقياً في السابق و لكنكِ لم تكوني تُدركين |
| Gözlerimizi ovalayıp, filtreleri kontrol ettik. Belki birisi kamerayla oynayıp bize şaka yapıyordur dedik, ama bu yılan balığı gerçekti. | TED | فركنا أعيننا، وتفقدنا المرشحات، إعتقدنا أن أحدهم كان يمازحنا بالعبث بالكاميرا، ولكن ثعبان البحر كان حقيقياً. |
| Ve bu gerçekti. | Open Subtitles | وأنا قلت بأنني أحبه وكان هذا حقيقياً ، كان حقيقياً |
| Biri izlemedikçe, olanların gerçek olduğunu nereden bilebilirim? | Open Subtitles | كيف أعرف بأنه كان حقيقياً إن لم أجعل شخصا آخر يشاهد؟ |
| Pankreas güreşi gibi gerçek olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | يارجل .. اعتقدت أن قتال الروبوتات كان حقيقياً |
| O sinemada söylediğim her şey doğruydu. | Open Subtitles | كل ما قلته بالسينما كان حقيقياً. |
| Eğer gerçekse, ses uzmanı arkadaşlarımdan birine götüreyim, bakalım gerçek mi değil mi? | Open Subtitles | إذا كان حقيقياً, فدعيني أذهب لأحد رفقائي مهندسي الأصوات لأرى إن كان حقيقياً |
| Gerçek oldu. | Open Subtitles | لقد كان حقيقياً |
| Bu gerçek miydi, yoksa uydurdun mu? | Open Subtitles | هل كان ذلك مبنيأ على قصة حقيقية او انك فقط تخيلته ؟ ذلك كان حقيقياً |
| Ama varlığı aldığım nefes kadar gerçekti. | Open Subtitles | ولكن شعورى بوجوده كان حقيقياً بالنسبة لى بشعورى بانفاسى |
| Aramızda altı aydır yaşanan herşey, bütün hepsi, tamamen gerçekti. | Open Subtitles | كل ما حدث بيننا في الستة أشهر الماضية كله كان حقيقياً |
| Aramızdaki sevgi gerçek değilmiş gibi davranıyorsun ama gerçekti. | Open Subtitles | تتصرف كأن ماعشناه معاً لم يكن حقيقياً وهو كان حقيقياً |
| Sürmemiş olabilir ama o sırada gerçekti. | Open Subtitles | تعرف .. ربما لم يدم لكنه كان حقيقياً في وقته |
| Bu nesilsel değişim korkusu, gücün bir sonraki nesle kaptırılma korkusu gerçekti. | Open Subtitles | ذاك الخوف من انقطاع النسل الخوف من فقدان سلطتك وانتقالها للجيل التالي، كان حقيقياً. |
| Bu bir televizyon aşkı değildi. Bu gerçekti. | Open Subtitles | هذا لم يكن حبّ عبر التلفاز بل كان حقيقياً |
| Ama kamyon durağında sana söylediğim şeyler gerçekti. | Open Subtitles | وما قلته لكِ عند موقف الحافلات كان حقيقياً |
| Binlerce vatandaş istilânın gerçek olduğunu sandı. | Open Subtitles | الآلاف من المواطنين إعتقدوا أن الغزو كان حقيقياً |
| Bazılarının gerçek olduğunu biliyorum... | Open Subtitles | حدثت أشياء كثيرة بعضها أعرفأنه كان حقيقياً |
| Ama konser salonunda aramızda olanların gerçek olduğunu söyleyecek kadar kendime güveniyorum. | Open Subtitles | لكن لدي الثقة الكافية لأقولها بصوت عالي ما حدث بيننا في القاعة كان حقيقياً |
| Yaşadıklarımızın ne kadar gerçek olduğunu bilmesi gerekiyor. | Open Subtitles | يحتاج إلى أن يعرف أن ما بيني وبينك كان حقيقياً |
| Birçoğu doğruydu. | Open Subtitles | اتعلمين شيئاً؟ كثير منه كان حقيقياً |
| Ve daha da önemlisi, merdiven gerçekse, bu bize modern hayattaki daimi tatminsizlik eğilimini açıklar. | TED | والأهم من ذلك ، لو أن ذلك الدرج الصاعد كان حقيقياً ، لفسّر لنا الإستياء المستمر والمتنامي في الحياة المدنية. |
| Gerçek oldu. | Open Subtitles | لقد كان حقيقياً |
| - Herhangi biri gerçek miydi? | Open Subtitles | الغلامة الوراثية، هل أياً من ذلك كان حقيقيا؟ ً لقد كان حقيقياً. |