| Galiba ihtiyar haklıymış. | Open Subtitles | أعتقد أن الرجل العجوز كان على صواب |
| Artık anladım ki, babam haklıymış ve ben çok safmışım. | Open Subtitles | ارى الان انة ربما ليس ابى - . كان على صواب , ولكننى كنت ساذجاً ! |
| Artık anladım ki, babam haklıymış ve ben çok safmışım. | Open Subtitles | ارى الان انة ربما ليس ابى - . كان على صواب , ولكننى كنت ساذجاً ! |
| Babanı öldürmek korkunç bir hataydı. haklıydı. | Open Subtitles | قتل والدكَ كان خطأ شنيع، هو كان على صواب. |
| Bugün kim haklıydı biliyor musun? | Open Subtitles | هل عرفت من كان على صواب اليوم ? |
| Hepimiz öleceğiz. Büyükbabam haklıydı. | Open Subtitles | سوف نموت جميعاً جدي كان على صواب |
| Binbaşı Kütle Spektrometresi'nin tuhaf bulgularına göre Ducky haklıymış. | Open Subtitles | و إستناداً إلى الكتلة الكبيرة رديئة المواصفات المتواجدة، فإنّ (داكي) كان على صواب. |
| Binbaşı Kütle Spektrometresi'nin tuhaf bulgularına göre Ducky haklıymış. | Open Subtitles | و إستناداً إلى الكتلة الكبيرة رديئة المواصفات المتواجدة، فإنّ (داكي) كان على صواب. |
| - Demek Fiedler haklıymış. | Open Subtitles | -إذا, "(فيدلر)" كان على صواب . -نعم . |
| Oswald haklıymış. | Open Subtitles | ازولد) كان على صواب) |
| Bak, baban haklıydı demiyorum. | Open Subtitles | انظر، إني لا أقول أن والدك كان على صواب |
| Yani, Dickens hem haklıydı, hem de haksız. (Doğrusu: Rudyard Kipling) (Kipling) demiş ki "Albay'ın karısıyla Judy O'Grady tenin altında kardeştirler." | TED | حسنا، ديكنز كان على صواب وأيضاً على خطأ. [تصحيح: روديارد كيبلينغ] قال [كيبلينغ] ، " المرأة هي المرأة سواءً كانت في أعلى رتبة أو إمرأة عادية فالجنس واحد ". |
| Pesquet haklıydı. | Open Subtitles | بيسكيه كان على صواب |
| İhtiyar haklıydı. | Open Subtitles | الرجل العجوز كان على صواب |
| haklıydı da. | Open Subtitles | هو كان على صواب |
| Bunu söylediğime inanamıyorum ama Savage haklıydı. | Open Subtitles | لا أصدق أنني أقول هذا ولكن (سافدج) كان على صواب |