"كان يعيش في" - Translation from Arabic to Turkish

    • yaşıyordu
        
    • yaşıyormuş
        
    • yaşayan
        
    • yaşıyorsa
        
    • yerde kalıyormuş
        
    Eylülün sonlarına doğru, Fransa'da bir yerlerde sokaklarda yaşıyordu. TED وبحلول نهاية سبتمبر، كان يعيش في الشوارع بمكان ما بفرنسا.
    Yolların yetersiz olduğu bir bölgede yaşıyordu ve sağlık çalışanları konusunda ciddi bir azalma vardı. TED كان يعيش في منطقة حيث كانت الطرق متناثرة وكان هناك نقص هائل في عدد عاملي الصحة.
    Lily'nin erkek kardeşi de o sırada ABD'de yaşıyordu ve Lily ona da ulaşabildi. TED ووجدت طريقًا آخر لتصل لأخيها، الذي كان يعيش في أمريكا في ذلك الوقت أيضًا.
    Babası onu çağırdığında ve Artemisia'dan, onun kar marjının yüksekliğinden bahsettiğinde, aslında Kibera varoşlarında yaşıyormuş. TED لقد كان يعيش في أحياء كيبيرا الفقيرة عندما أستدعاه والده وأخبره عن الأرطماسيا والقيمة المضافة المحتملة.
    Lincoln ise asansörsüz 6 katlı bir apartmanın en üst katındaki stüdyo dairede yaşıyormuş. Open Subtitles النوع الذي تحتاج الى مفتاح أمني خاص لتدخل اليه و لينكولن كان يعيش في شقة صغيرة في الطابق العلوي
    Apartmanda yaşayan bir arkadaşım... daha önceki kiracının... intihar ettiğini söyledi. Open Subtitles هناك صديق لي كان يعيش في شقة إنتحر فيها مستأجر سابق
    Sokakta yaşıyorsa bir ara burada tedavi görmüştür. Open Subtitles إذا كان يعيش في الطرقات فإني متيقن من أنه عولج هنا
    Ve onu federaller vurmadan önce senin adamın tarafından tutulan bir yerde kalıyormuş. Open Subtitles وقبل أن يقتله الفيدراليين، كان يعيش في بيت قام رجلك بتأجيره.
    Sanatçıyı öğrendi, kaydın yapıldığı sırada Montreal'de yaşıyordu, birkaç ay sanatçının izini bulmayı denedi. TED لقد عَرِف الفنان، لدى وقت إجراء التسجيل، كان يعيش في مونتريال، لعدة أشهر، حاول تعقبه.
    North Beach'te bir dansçıyla yaşıyordu, biliyor musun? Open Subtitles أتعرف أنه كان يعيش في الشاطئ الشمالي مع راقصة تعري؟
    Kardeşim bu kasabada yaşıyordu ailemin geri kalanı burda öldü. Open Subtitles أخي كان يعيش في الحضر بقية عائلتي ماتت هنا.
    Başka çocuklarla birlikte bir Meksika manastırında yaşıyordu. Open Subtitles كان يعيش في دير مكسيكي مَع كُلّ الأطفال الآخرون
    Şansımıza, karavanını çaldığımız adam, hâlâ aynı noktada yaşıyordu. Open Subtitles من حسن حظنا , الرجل الذي سرقنا منه المنزل المتنقل كان يعيش في المنطقة ذاتها
    Leo Clark adı altında, doğu L.A.'de yaşıyordu. Open Subtitles كان يعيش في شرق لوس أنجلوس بأسم ليو كلارك.
    En son duyduğuna göre Trevor sokaklarda yaşıyormuş. Open Subtitles آخر ما سمعته، تريفور كان يعيش في الشوارع.
    Arabasında yaşıyormuş. Kalacak hiç yeri yok. Open Subtitles كان يعيش في سيارته وليس لديه مكان ليبقى فيه
    Bir sene öncesine kadar, Texas'ta yaşıyormuş. Open Subtitles حتى العام الماضي , كان يعيش في تكساس
    Biraz araştırmadan sonra, İngiltere Bradford'da yaşayan, aylarca kuzeni Mouaz'ı arayan Suriyeli bir adamın hikayesini duyduk. TED وبعد مدّة، سمعنا هذه القصّة عن رجل سوري كان يعيش في برادفورد في إنجلترا، وكان يبحث بيأس عن إبن أخيه معاذ لمدّة أشهر.
    Kanalizasyonda yaşayan transgenikle ilgili hikayeyi hazırlarken beni hırpalayan. Open Subtitles لقد عاملني بقسوة عندما تستّرت على قصة المتحوّر الذي كان يعيش في قنوات المجاري
    Eğer bu sularda bir şey yaşıyorsa, neden onu hiç görmedim? Open Subtitles إذا شيء كان يعيش في هذه المياه، أنت هل لا يفكّر أنا would've يراه؟
    Beacon Hill'de yaşıyorsa arabasının burda işi ne? Open Subtitles ماذا تفعل سيارته هنا إن كان يعيش في " بيكن هيل " ؟
    Ve bu adam 6 ay boyunca günlüğü 10 bin dolarlık bir yerde kalıyormuş Open Subtitles وبعدها أضف حقيقة الأمر أن (روني بارتيز) كان يعيش في الـ6 أشهر المنصرمة في جناح في فندق "أتلانتس" في "جزر البهاما" بمبلغ 10 آلاف دولار لليوم الواحد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more