| Bay Moe, oğlum kızınız olmayan bu kızın yanında oynuyordu sadece. | Open Subtitles | سيد مو، ابني كان يلعب بجانب الفتاة التي هي ليست ابنتك |
| Bu adam, sağımdaydı ve önünde çocuğu vardı. Video oyunu oynuyordu. Bunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | كان هذا الرجل إلى يميني و كان ابنه أمامه كان يلعب بلعبة الفيديو |
| Eun Seok ablasını çok özlediği için ara sıra senin odanda oynuyordu. | Open Subtitles | يون سوك بسبب إفتقاده لكِ بشدة، كان يلعب فى العادة فى غرفتكِ.. |
| Hiç görmediğim bir çocuk bütün gece bir oyun makinesiyle oynadı. | Open Subtitles | هل انت متأكد انك لم تشاهد اي احد منهم شخص ما لم ارى من قبل كان يلعب في اجهزة الفديو طوال الليل |
| Arkadaslariyla hirsiz-polis oynuyor, kasabada kosusturuyordu, ve hepsi de plastik oyuncak silahlarla oynuyordu. | TED | كان يلعب الشرطة و اللصوص مع أصدقائه، يجرون في جميع أنحاء المدينة، و كان معهم كلهم مسدسات لعبة من البلاستيك. |
| Bonnie, Joe'nun büyük bir beyzbol hayranı olduğunu söyledi. Üniversitede oynamış. | Open Subtitles | بوني اخبرتني ان جو من المشجعين الكبار للبيسبول لقد كان يلعب في الكلية |
| Polis psikoloğu bu hasta piçin aslında kurbanlarıyla oynadığını söyledi. | Open Subtitles | الطبيب النفسي بقسم الشرطة قال ,ان هذا الحقير المجنون كان يلعب مع الضحايا , هل تصدقون هذا ؟ |
| Bir gün, bana dendi ki, ve kendim de gördüm Kışlaya gelmiş ve kart oynuyormuş Bu esnada, yanına gelen biri silahını boşaltmış | TED | يوماً قالوا لي، وتأكدت من ذلك، أنه كان يلعب الورق في الثكنة، وأن شخصاً دخل وأفرغ سلاحه، |
| Az önce o da oynuyordu. Tuvalete gitmek zorunda kalmış olmalı. | Open Subtitles | و كان يلعب قبل ذلك, أظن ولابد أنه ذهب للحمام فحسب |
| 'Ed onları tutabildiği günden beri kağıt oynuyordu. | Open Subtitles | أد كان يلعب بالورق منذ أن أستطاع أن يمسكهم |
| Bir seferinde banyoda oynuyordu. | Open Subtitles | لقد كان يلعب في.. في دورة المياة ذات مرة |
| Ama Ölümsüzler'i mi oynuyordu yoksa başka bir oyun mu bilmiyorum. | Open Subtitles | لكن ما لا اعرفه هل كان يلعب هذه اللعبة أم لعبة أخرى على الانترنت |
| Belki hastalandığı için eve gitti.belki de erkek arkadaşlarıyla oynuyordu. | Open Subtitles | ربما كان مريضا وعاد للبيت أو كان يلعب مع عدد من الأولاد |
| - Cincinnati'de oynadı. - Dee Fondi'e transfer oldu. | Open Subtitles | ــ كان يلعب لسنسنيتيي ــ إنتقل إلى دي فوندي |
| Bir hafta boyunca bütün geceler bilgisayarıyla oynadı | Open Subtitles | لقد كان يلعب على جهازه طوال الليل الاسبوع الماضى |
| Bir saat filan Blackjack oynadı ve 5000 dolar kazandı. | Open Subtitles | كان يلعب بلاك جاك لمدة ساعة وربح 5000 دولار |
| Çok dikkatsiz oynuyor ve sanırım bu ona pahalıya mal olacak. | Open Subtitles | لقد كان يلعب بحذر اقل واظن بأني سأسدد قيمة رهاني |
| Erkeklerin tayt giydiği zamandan beri poker oynuyor. | Open Subtitles | لقد كان يلعب الورق منذ كان الرجال يرتدون الملابس الضيقة |
| Bilgisayar kayıtlarına bakılırsa 70 saat aralıksız oynamış. | Open Subtitles | سجل الحاسوب يقول أنه كان يلعب بلا توقف لـ 70 ساعة |
| Barmen kapanışa kadar bilardo oynadığını onayladı. | Open Subtitles | لقد أكّد النادل أنّه كان يلعب البلياردو حتّى وقتُ الإغلاق |
| Girişte oynuyormuş. Adamı çok yakından görmüş. | Open Subtitles | كان يلعب تحت الشرفه يقول انه رأى الرجل بشكل جيد جدا |
| Çocukken Yahudiler'le oynarmış, oradan biliyormuş İbranice'yi. | Open Subtitles | كان يلعب مع اليهود عندما كان طفل لذلك يتحدث العبرية |
| Oğlum Mike, beyzbol oynarken fenalaştı ve kalbinde bir sorun olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | إبني مايك، أصيب بعجز فى القلب عندما كان يلعب |
| Kocasının hobisinin otoriter kadınla kırbaç saklamaca oynamak olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | إعتقدت أن زوجها كان يلعب إخفاء السوط مع معالجته للسيطره |