| Mektepli çocuk olmak için biraz yaşlıyım. | Open Subtitles | أنا كبيرٌ بالعمر لأن اكون شاباً منتشي و ثمل. |
| Sadece kolum değil. Senin için çok yaşlıyım. | Open Subtitles | إنهُ ليس فقط ذراعي أنا كبيرٌ جداً بالنسبةِ لكِ |
| Yani yetkili olan tek kişi de rahatça içki almak için yeterince yaşlı mı? | Open Subtitles | إذن الشخص الوحيد المسؤول كبيرٌ بما يكفي لشراء الكحول؟ |
| Bu gördüğünüz bizim laboratuvarımızdaki PR2. Gördüğünüz gibi arkasında kocaman kırmızı bir ''kapat'' düğmesi var. | TED | الذي نمتلكهُ في مختبرنا للأبحاث. ولديه كما ترونَ زرُّ إطفاءِ تشغيلٍ أحمرُ كبيرٌ على ظهره. |
| Köyden gelen bir dokunulmazın köyün girişinde büyük bir fotoğrafını görünce çok şaşırmıştım. | TED | دهشتُ حقًا لرؤية منبوذة تنحدرُ من القرية، ولديها مجسمٌ كبيرٌ على مدخل القرية. |
| Ben büyüğüm ve biliyorum ki etrafta çok fazla güzel şey yok ve biliyorum ki sen çok iyisin. | Open Subtitles | أنا كبيرٌ وأعلم بأن ليس هنالك العديد من الأشياء الرائعة بي وأعلم بأنكِ رائعة |
| Başka biriyle oda paylaşamayacak kadar büyüksün. | Open Subtitles | أنت كبيرٌ جداً على أن تمكث مع شخص آخر |
| Hayır, bunun yüzündendi ayrıca çok da yaşlıyım. | Open Subtitles | لا، إنهُ فقط بسبب كل هذا و أنا كبيرٌ في السن جداً |
| Kedi sahibi olmak için yaşlıyım. Kutuya sıçmama altı ay falan kaldı benim de. | Open Subtitles | إنّني كبيرٌ لأحظى بقطّة، إنّي على بعد 6 أشـهر من أن أتغوّط في صندوق. |
| Ben senin için yaşlıyım. Ne yapıyorsun? | Open Subtitles | أنا كبيرٌ بالنسبة لكِ مـاذا ستفعلين؟ |
| Hapse girmek için de çok yaşlıyım. | Open Subtitles | تباً, كبيرٌ جداً على الدخل إلى السجن |
| Herkes onun benim için fazla yaşlı olduğunu düşünüyor ama öyle değil. | Open Subtitles | أنا أعلم بأنهم جميعاً يعتقدون أنهُ كبيرٌ جداً بالنسبة لي، لكنهُ ليس كذلك |
| Bu arada yaşlı bir adam seni arıyordu. | Open Subtitles | أوه، على أيّة حال ، هنالك رجلٌ كبيرٌ في السن يبحث عنك |
| Zamanında sekreteri ile yatan pis yaşlı moruğun teki. | Open Subtitles | لقد كان رجلٌ كبيرٌ في السن لعين، أقام علاقة مع سكرتيرته |
| kocaman adam oldu artık. Onu şımartıyorsun. | Open Subtitles | إنّه ولدٌ كبيرٌ الآن أنت تزيدُ في دلاله. |
| Kamışı kocaman olsaydı şimdiye dek bunu duymuş olurdu. | Open Subtitles | لأنّه لو كان قضيبه كبيرٌ حقاً لكان قد سمع ذلك من قبل |
| Biz dinozoruz burada arkadaşım ve şu anda bu güzelim dünyamıza kocaman bir gök taşı yaklaşmakta. | Open Subtitles | نحن في عداد المنقرضين، أصدقائي ومذنّب كبيرٌ متجهٌ إلى هذا الحيّ الجميل .. |
| Evet. Problemin büyük bir sebebi de bu. O okul yüzünden buradan soğudu. | Open Subtitles | كان هذا جزءٌ كبيرٌ من المشكلة كانت تلكَ الكلية تعمل على تحفيزه وحسب |
| Yani, Mars Dünya'nın yarısı kadar da olsa gayet büyük bir yer. | TED | إذا المريخ كوكب كبيرٌ رغم أنه بنصف حجم كوكب الأرض |
| Ancak bu sorumluluk değişimi ile büyük bir barış geldi. | Open Subtitles | لكن مع هذا التحول فى المسؤولية أتى هدوءٌ كبيرٌ. |
| Bunu kendi başıma halledebilecek kadar büyüğüm. | Open Subtitles | أنا كبيرٌ كفايةً لأتعامل مع ذلك لوحدي. |
| Gidip babanı görebilecek kadar büyüksün. | Open Subtitles | أنت كبيرٌ بمايكفي للذهاب لرؤية والدك |
| Eğer egosu ciddi olduğunu sanacak kadar büyük değilse. | Open Subtitles | غروره كبيرٌ للغاية، وظنّ أنك كنتَ جادّاً |