| Salem halkı arasında şaşkın bir heykel gibi dikilin ve onlara kesinlikle hiçbir şey sunmayın. | Open Subtitles | لا , فقط قف كتمثال حائر بين سكان سالم وقدم لهم بالتأكيد لا شيء. |
| Birileri balmumu heykel gibi orada dikilmese iyiydi. | Open Subtitles | أو ربما إذا سيتوقف شخص ما عن الوقوف هكذا كتمثال شمعي |
| çok mükemmel, bir heykel gibi. | Open Subtitles | مثالي للغاية، كتمثال |
| Tekrar kahve istediğimde elimi özgürlük heykeli gibi kaldırmam gerekiyorsa, | Open Subtitles | اذا امسكت بكوب قهوتي عاليا كتمثال الحرية في كل مرة ارغب بملئه |
| Orada ekoseli Abe Lincoln heykeli gibi dikiliyorsun. | Open Subtitles | أنت تتسمر في مكانك كتمثال (آيب لنكون) |
| Yaşayan bir heykele benzer, başka bir şeye değil | Open Subtitles | ستعيش كتمثال. لا شيئاً آخر |
| O zamana kadar başkalarıyla uğraşmak, kendini bir bahçe cücesine adamaktan iyidir. | Open Subtitles | انه من الأفضل مساعدة الناس خير من الوقوف كتمثال بالحديقة |
| Ash neden orada heykel gibi durmak yerine kendine çay almıyorsun? | Open Subtitles | آش"، لمــاذا لا تسكب لنفسك كوبا من الشاي -بدلا من جلوسك هناك كتمثال . |
| heykel gibi görünürler, heykel değillerdir. | Open Subtitles | يبدو كتمثال ولكنه ليس تمثال. |
| Orada heykel gibi oturuyordu. | Open Subtitles | .كان جالاً هناك كتمثال |
| David heykeli gibi. | Open Subtitles | كتمثال ديفيد |
| ve bir an için bir heykele benzetmişti onu, heykelin nerede olduğu bilmeden sadece gözlerini hatırlayabildiği bir Afrodit büstüne benzetti | Open Subtitles | وللحظة كانت تبدوا كتمثال تمثال لـ (أفروديت) والتي لا يُمكنه ان يتذكر منها إلا عيناها (أفروديت: اسطورة يونانية يدّعون بأنها آلهة الحُب) |
| O zamana kadar başkalarıyla uğraşmak, kendini bir bahçe cücesine adamaktan iyidir. | Open Subtitles | انه من الأفضل مساعدة الناس خير من الوقوف كتمثال بالحديقة |