"كثيفة" - Translation from Arabic to Turkish

    • sık
        
    • kalın
        
    • yoğun
        
    • gür
        
    • ağır
        
    • yüksek
        
    • yoğundu
        
    • yoğundur
        
    Ve beş metre aşağıda, kalın bir çamur tabakası altında, çanak çömleğin sık olduğu bir tabaka bulduk. TED وبعمق خمس أمتار، تحت طبقة سميكة من الطين، وجدنا طبقة كثيفة من الفخار.
    Açıklıkları, ince kabuklu, yangına hassas ve küçük ağaçlar doldurdu ve ormanlarımız birbirine çok yakın ve birbirine değen ağaçlarla kaplanıp sık bir hâle geldi. TED أشجار صغيرة رفيعة الأغصان وحساسة للنيران ملأت الفراغات وأصبحت غاباتنا كثيفة ومليئة بأشجار متقاربة تتلامس مع بعضها
    Bir halt göremiyorum. Cam çok kalın. Termal kameraya geç. Open Subtitles لا يمكنني رؤية شيء، الأشجار كثيفة للغاية استخدمي الفحص الحراري.
    Süpernova şok dalgası sütunlara çarptığında ince gaz ve tozu yoğun kümelere sıkıştırır. Open Subtitles تصطدم الموجة الصدمية للمستعر الأعظم بالأبراج فتضغط الغاز والغبار الرقيقين إلى مجموعات كثيفة
    Genişleyen evren eninde sonunda süper yoğun bir kara deliğe dönecek. Open Subtitles الكون المتمدد سوف يتقلص في نهاية إلى حفرة مظلمة كثيفة للغاية.
    - Sakalı çok gür olmalı. - Öyle olmak zorunda değil. Open Subtitles لا بد أن لديه لحية كثيفة جداً - ليس ضرورياً -
    Sert, ağır iyice sıkıştırılmış ve yapıştırılmış kağıt. Open Subtitles قويّة، خامة كثيفة مضغوطة بإحكام، تمّ لصقها معاً.
    Olumsuz. Ağaçlar çok sık. Open Subtitles فايبر 1, لا الأشجار كثيفة جداً في ا لأسفل
    Buradan 10 km. ötede ve sık bir ormandan geçiyor. Open Subtitles يوجد على بُعد 10 كيلومترات عبر غابة كثيفة
    Cangıl çok sık. Üzerini bir şey örtmüş olabilir. Open Subtitles الأدغال كثيفة لحد ما, مع ذلك يمكن إخفاء أي شيء
    Bakıyorum, ama şu anda gece, ve orman geniş ve sık. Open Subtitles أنا أفعل, لكن الليل حل والغابة كثيفة و مظلمة
    Ve eğer gözlerini kısarsan, tüm şehri, meleklerin içeri girmesine izin vermeyen bir böcek ağı gibi kaplayan kalın bir sigara dumanı ve uçak egzozu katmanının içinden TED وإذا أغمضت عينيك نصف إغماضه، فلربما ترى القمر من خلال طبقة كثيفة من دخان السجائر وعادم الطائرات والتي تغطي المدينة بأكملها، مثل ناموسية تمنع الملائكة من الدخول.
    Siyah yer gözleri kalın kaşlı ve ince dudağıyla gözlerini dikerek bakıyor. Open Subtitles أترى.. هذه الفتحات تشبه فتحات العين وحواجب كثيفة, وشفاه, وهى تعطى انطباعا جامدا
    Etrafında kalın bir bulut olduğundan, altında ne olduğunu kimse bilmiyor. Open Subtitles يوجد فيهِ غيومٌ كثيفة جداً بحيث لا .أحد يعرف ماذا يوجد تحتها
    Bu noktada Güneş, o kadar yoğun olacak ki elektron kalabalığı tarafından geri itilirken büzülmeye devam etmesi duracak. Open Subtitles وفي تلك النقطة ستكون الشمس كثيفة جداً حتى أن ألكتروناتها المكتظة ستقوم بالصد وتوقف أي إنكماش أكثر من هذا
    yoğun meme dokusuna sahip yaşlı kadınlarda da işe yarıyor. TED ان الاناث كبيرة العمر بأنسجة كثيفة تستفيد منه ايضاً
    Bu bölgede Orta Krallığa kadar uzanan yoğun bir yerleşim tabakamız var. TED لذا، لدينا طبقة كثيفة من الاحتلال يرجع تاريخها إلى المملكة الوسطى في هذا الموقع.
    Hâlâ saçın var. Ve hâlâ oldukça gür. Open Subtitles ومازلت تمتلك كل شعرك ومازالت كثيفة
    ağır silahlarımızı alıyorsunuz. Mutlaka geri gelin. Open Subtitles نحنٌ نتعرض لنيران كثيفة يجب علينا الرجوع
    - Gama ışınları, yüksek frekansta. - Geçidi kapatın! Open Subtitles إشعاع جاما ،و تموجات إشعاعية كثيفة للغاية أغلقوا البوابة
    İçinde herhangi bir ışık türünün hareket edemeyeceği kadar yoğundu ama bu, nötrinolar için bir engel değildi. Open Subtitles كثيفة جداً حتى لا تسمح لأي نوع من الضوء ان يمر خلالها ولكن هذا لا يشكل عائقاً امام النيوترينو
    40'lı yaşlardaki kadınların üçte ikisinde meme dokusu yoğundur bu nedenle mammografi onlar için işe yaramıyor. TED ان ثلثي النساء في الاربعينيات من اعمارهم تتشكل اثدائهن من انسجة كثيفة مما يجعل التصوير الماموغرافي غير فعال معهن

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more