| Tavana kiraz bulaştırmak için ne kadar ateş gücü gerekli ki? | Open Subtitles | كَمْ القوّة النارية ضروريةُ لتَضمين a كرز في a بلاطة سقفية؟ |
| Yani, gideceğimiz gün 'iki karpuz ve bir salkım kiraz'. | Open Subtitles | فالتاريخ إذاً الذي سنذهب إليه هو بطيختان ومجموعة كرز. |
| Gizli malzemenin yabani kiraz olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنّ المكون السرّي هو الكرز البرّي، ولم يكن لدي كرز برّي طازج. |
| - İki tane Kirazlı ve tarçınlı olanlarından. - Kiraz-tarçın, hemen. | Open Subtitles | ـ أعطني اثنتين بالكرز والقرفة ـ كرز بالقرفة، حسنا |
| Bunu yememem gerektiğini biliyorum ama bu vişne kompostosu yahu. | Open Subtitles | أعلم بأنه لايجب علي أكل هذا لاكن هذا كرز أسود |
| Abartıyormuşum gibi gelebilir, ama gerçekten dünyadaki en iyi vişneli turtadır. | Open Subtitles | قد يبدو اني اتفاخر، لكنها حقا أفضل فطيرة كرز في العالم |
| Hiro duvara yüzlerce kırlangıç ve bir kiraz çiçeği ağacı çiziyor. | Open Subtitles | الفنان , هيرو , قام برسم شجرة كرز تمتلك 100 برعم على الجدار |
| Olay mahalindeki ayakkabı izlerinin birinde kiraz çiçeği polenlerinin izine rastlandı. | Open Subtitles | فرقة الطوارئ وجدت لقاح زهرة كرز على أحد بصمات الأحذية في مسرح الجريمة |
| kiraz likörü vardı ama misafir aldı onu. Girişteki kapının aşağısında yün çoraplar var. | Open Subtitles | كانت هناك كيكه كرز ولكن خمني من حصل عليها هناك صقيع يجمد الاصابع في طريقه تحت الباب إلى القاعة. |
| Bir boya parçası, veya kaplama, kiraz kırmızısı. | Open Subtitles | شريحة طلاء أو نوع ما من المينا، كرز أحمر. |
| Daha çok kiraz bombası yapan biriyim, kibrit severim anlarsın işte. | Open Subtitles | أنا أكثرُ من قنبلةِ كرز على قلبِ رجل كما تعلم |
| Gözler kırpışmıyor ve gamzeler neşe verici değil ama 70 millik kiraz gibi bir burnun altında duruyorum. | Open Subtitles | حسنا ، الأعين لا تطرف والغمازات لاتبدو سعيدة لكنني أقف تحت أنف يبدو وكأنه حبة كرز طولها 70 ميل |
| Bir ahududulu-muzlu milkshake, ekstra Kirazlı, tam sevdiğin gibi. | Open Subtitles | 'مخفوق الحليب واحد 'فروالة و موز كرز إضافي, تماماً على الطريقة التي تحبينها |
| İçeri girerken küçücük bir delik açar ama dışarı bir çıktı mı ortalığı büyük dilimlerle doğranmış Kirazlı bir turtaya benzetir. | Open Subtitles | تتسبب بفتحة صغيرة جداً حين تدخل لكن حين تخرج فذلك أمر آخر وكأنك ترى قطعة كبيرة من فطيرة كرز |
| Dinozorlar yeryüzünde dolaştığından beri ilk defa Bölge yarışmasını kazandık ve yine de suratıma buz gibi Kirazlı içecek yedim. | Open Subtitles | اقصد, لقد فزنا بمسابقة المحليات لأول مرة منذ جالت الديناصورات الكوكب ولا أزال أستقبل عصير كرز مجمد على وجهي |
| Tartlarına vişne veya elma koysalar olmaz mı sanki? | Open Subtitles | هل سيقتلهم لو وضعوا مثلا كرز أو تفاح في فطائرهم ؟ |
| Ve karttaki çöreğin üstünde bir vişne var. | Open Subtitles | وصورة الكعك الذي في البطاقة عليها كرز كعكي ليس عليه كرز |
| - Ernst, bir bira ve vişneli brendi! - Bira ve brendi geliyor. | Open Subtitles | إيرنست بيرة و ماء كرز بيرة و ماء كرز حالاً |
| Sana güzel bir dilim vişneli turta bir top vanilyalı dondurma ve bolca kremşanti ikram ederim. | Open Subtitles | وسأقدم لك شطيرة كرز مع مغرفة من مثلجات الونيلية والكثير من القشدة |
| Memur Robert Stark Charlie Crews'un Eski Ortağı | Open Subtitles | لم افكر كثيراً بذلك الى ان طرحت هذا السؤال هل هناك من يساند (كرز) لجعله يعود الى العمل مره اخرى؟ الى العمل؟ |
| Dünyadaki en iyi kirazlar. | Open Subtitles | أفضل كرز في العالم |
| - Aslında gerçek bir vermutlu kokteyl ender bulunan, leziz Maraska kirazı ile yapılır. | Open Subtitles | في الحقيقة، مانهاتن الحقيقي يصنع مع كرز نادر وشهي كرز مارسكا المكان الوحيد الذي يمكنك أن تجده |
| Gerçekten çok güzel görünüyorsun, Cherry. | Open Subtitles | تَبْدو جيدَ جداً، كرز. |
| - Hayır ya çam ya da kuzey vişnesi ağacı. | Open Subtitles | لا , هو إما صنوبر أو كرز شمالي |
| Morello kirazları hani? Hiç duymuş muydun? | Open Subtitles | إنه كرز "مويلو" هل سمعت به من قبل؟ |
| Oh, Ben Franklin kirazın sapını ağzındayken bağladı! | Open Subtitles | بين فرانكلين " ربط عود كرز في فمه " |