"كرهت" - Translation from Arabic to Turkish

• nefret ettim
• nefret ederdim
• nefret ediyorum
• nefret etmiştim
• nefret etmişimdir
• nefret ederdi
• nefret ediyordu
• nefret ediyordun
• nefret ettiğimi
• nefret etti
• nefret ettin
• nefret ettiğini
• nefret ederim
• nefret ederdin
• nefret eder

Açar açmaz ondan nefret ettim.
لقد كرهت تلك اللحظة التي قمت بتشغيلها فيها

İğrendiğim kabadayılardan biri olduğum için 15 yaşımdan 18 yaşıma kadar kendimden nefret ettim.
من سن 15 إلى 18، كرهت نفسي لأني أصبحت الشيء الذي أشمئز منه: المتنمر.

Ben çocukken farklı gruplardan nefret ederdim.
كطفلة صغيرة، كرهت الذين ينتمون إلى مجموعات عرقية أخرى.

İlk yılımızda aynı odadaydık ve ben o günden beri ondan nefret ediyorum.
لقد كرهت إيفان تقريباً لسنتان الآن، منذ أن عشنّا سوية في سنة المبتدئين.

Her neyse, seni o kadınla evden çıkarken gördüğümde bundan gerçekten nefret etmiştim.
على أي حال, رأيتك تغادر شقتك مع تلك المرأة وقد كرهت هذا فحسب

Ben hep, kadınların vekaleti erkekteymiş gibi düşünen kadınlardan nefret etmişimdir.
.. ربما يهمكِ ما سأقوله لطالما كرهت النساء الذين يعاملن النساء الأخريات كبدلاء للرجال

Annemden nefret ederdi ama... bu doğal çünkü herkesten nefret ederdi.
.لقد كرهت أمي هذا ليس بغريب لأن .جدتي تكره كل الناس

Onun iyiliğini isterim fakat dediğiniz gibi o adamdan nefret ediyordu.
أتمني لها الخير، ولكن أجل لقد كرهت ذلك الرجل.

Bana defalarca saygısızlık yapılmasına izin verdiğim için kendimden nefret ettim.
كرهت سماحي لأشخاص بأن يقللون احترامهم معي مرارًا وتكرارًا

Önceleri New York'tan nefret ettim.
لقد كرهت نيويورك بعض الشيء عندما اتيت إليها في البدايه

Kendimden nefret ettim. Tanıdığım tüm Amerikalılardan nefret ettim.
وكرهتُ بكل ما أوتي كياني من شعور، كرهت كل أمريكي عرفته

Bedenimden nefret ederdim, kendimden nefret ederdim. Çok sık hastalanırdım. Düşünemezdim, hiçbir şeyi hatırlayamazdım.
كرهت جسدي، وكرهت نفسي، كنت أمرض كثيرًا، عجزت عن التفكير، صرت كثيرة نسيان الأشياء.

Önceleri yaşamaktan nefret ederdim şimdiyse Phoebus'un ışığını selamlıyorum.
كرهت أيامي الآن أنا مرحب بضوء بهوبيس بهوبيس، ملك اليوم

Ah, New York'tan nefret ederdim. O Park Avenue'deki kalabalık.
لقد كرهت نيويورك وكل تلك الزحمة في جادة بارك

Ayrılmaktan nefret ediyorum, fakat altın ateşi beni sardı.
كرهت تركها ولكن حمى الذهب جعلتنى أحزم أغراضى.

İçkiden nefret ediyorum ama her akşam kadehleri deviriyorum.
كرهت الخمور إلا إنني أشربها كثيرا في كل ليلة

Avrupa'da olduğun onca yıldan nefret etmiştim.
لقد كرهت كل تلك السنوات عندما كنت في أوروبا

Buna rağmen sağ lobumun görünüşünden hep nefret etmişimdir.
بالرغم من أنني كرهت دائماً كم كرهت شحمة اذني اليمنى الاماميه انظري في الصور

-Bilmem ki. Karım tek sayılardan nefret ederdi.
لا أعلم, لطالما كرهت زوجتي الأرقام الفردية

Doktora gitmekten nefret ediyordu, tamam mı çünkü ona annesine olanları hatırlatıyordu.
لقد كرهت الذهاب لطبيب لأنه يذكرها بما حدث لأمها

Herneyse, bahse girerim bankadan nefret ediyordun değil mi ?
عل كل حال أراهن انك كرهت المصرف أليس كذالك؟

O şarkıdan niye bu kadar nefret ettiğimi hiç anlamadım.
تعرف، انا لم اعرف ابدا لماذا كرهت تلك الاغنية بشدة

Emily'den de nefret etti. Onun öz be öz kanından olduğu halde.
كرهت إميلي على الرغم من أنها وإميلي هي من نفس اللحم والدم.

Erkek arkadaşının hokey oynamasına rağmen onunla seks yapmaktan nefret ettin.
انت كرهت ممارسة الجنس مع صديقك رغم انه كان يلعب الهوكي

Senin dünyadaki bütün yetimlerden nefret ettiğini sanıyordum.
لكني إعتقدتُ أنكَ كرهت الأيتام في جميع العالم

Bakın, ben nefret ederim, her zaman da nefret etmişimdir.
...أترين أنا أكره ، ودائماً ما كرهت الشاى

Evet, o zaman da böyle düşünüyordun. Safının inandığı her şeyden nefret ederdin.
أجل، كان لك نفس الرأي عندئذٍ، إنّك كرهت كلّ ما آمن به فريقك.

Sanırım depresyonda olmaktan ve tekrar depresyona girmekten nefret eder olmama karşın depresyonumu sevmenin bir yolunu buldum.
أعتقد أنني بينما كرهت كوني مكتئب و أكره أن أكتئب مرة أخرى، فقد وجدت طريقة لأحب الاكتئاب.