"كعادتك" - Translation from Arabic to Turkish

• Her zamanki gibi
• her zaman yaptığın gibi
• kendinde

Her zamanki gibi ol, heyecan yapma ve ağzını da sıkı tut.
وتصرفي كعادتك بهدوء وطيبة ولا تقولي شيئاً غبياً

Biz an Haskilerin çektiği kızaklara biniyorum, Her zamanki gibi, ve birden bu "küresel ısınma" oluveriyor.
منذ دقيقة لم تكن تهتم بي، كعادتك و فجأة أصبحت تهتم

Buraya eğlenmeye ve prensesin doğum gününü kutlamaya geldim ve sen Her zamanki gibi, eğlenceyi herkes için mahvediyorsun.
لقد جئت هنا للتمتع والاحتفال بعيد ميلاد الأميرة. و ها انت ذا، كعادتك,

Her zamanki gibi hemen yargıladın.
لكنك لم تفعل. بل قفزت إلى الإستنتاجات كعادتك

Yan, planın her zaman yaptığın gibi orada oturup dava çözmek mi?
اذا مبدأيا ،، خطتك هي الجلوس فقط هناك تحل الجرائم كعادتك ؟

Buraya geldiğimizden beri kendinde değilsin.
أنت لم تكن كعادتك منذ وصلنا إلى هذا المكان.

Görünüşe göre, bunda bir sorun yokmuş ve Her zamanki gibi endişelenmemeliymişsin, tanrı aşkına, kızın yakasını bırak.
و من الواضح أن ذلك مقبول, لذا لا ينبغي أن تقلقي كعادتك أسألك بحق الله ألا تعاقبيها

Kocam saatlerdir volta atmaktan koridorları aşındırdı ama sen Her zamanki gibi dinçsin.
زوجي يسير في القاعات لساعات متواصلة لكنك انت تبدو نشيط كعادتك

Sonra sen gittin, Her zamanki gibi telefonda annenle konuşmaya başladın.
نعم, وثم التقطت الهاتف للتحدث مع والدتكِ كعادتك

Sen sen de para giyiyorsun, Her zamanki gibi. Hadi şu işi halledelim.
ترتدين ثياباً فاخرة كعادتك دوماً لندخل صلب الموضوع

- Her zamanki gibi tam zamanında. - Amiral.
ـ في الوقت المُناسب كعادتك دوماً ـ أيها الأدميرال

Burada olman onu daha da kötü yapıyor, Her zamanki gibi.
بوجودك هناك، ستجعل الأمور أسوأ، كعادتك دائماً.

Ama Her zamanki gibi gelip içine ettin.
أو على الأقل ميتة لطيفة وفوضوية لكن بعد ذلك اضطررت أنت إلى الظهور وإفساد كل شيء ، كعادتك دوماً

Poirot, bütün bunlar, Her zamanki gibi, çok etkileyici.
بوارو, انت كنت مبهرا كعادتك دائما, ولكن...

Bugün Her zamanki gibi çok hoşsun.
انت تبدين جميلة جدا اليوم كعادتك

Her zamanki gibi çok iyi ve kibarsınız, madam.
كم انت طيبه ورحيمة سيدتي، كعادتك.

Bana kalırsa Her zamanki gibi sevimliydin.
يبدو لي أنك مرحة كعادتك ليس إلا

Her zamanki gibi çok katısınız, kardeşiniz bile olsa.
أنت صارمٌ كعادتك, حتى مع أخيك الأصغر

Oraya çıkacaksın, aşağı bakacaksın, sonra da Her zamanki gibi korkup aşağı ineceksin, dostum.
ستصعد ثم تنظر لأسفل ثم ستجبن كعادتك

Ama her zaman yaptığın gibi gömersin diye düşündüm.
ولكنني توقعت أنك تدفنها كعادتك.

- Evet, işte böyle, her zaman yaptığın gibi yürü git!
ها أنت ترحل كعادتك

Hiç kendinde değilsin, değil mi yaşlı kızım?
أنت لست كعادتك حقاً, أليس كذلك يا رفيقتي؟