| Yemin ederim Pauline, hanımların bazıları kulübü toplanmak için bahane olarak görüyorlar. | Open Subtitles | أقسم لكِ يا بولين بعض هؤلاء السيدات فقط يستغلونه كعذر ليجتمعوا سوياً |
| insanlıktan çıkarmak için bir bahane olarak kullandıkları içindir. | TED | وهم يستخدمون هذا السبب كعذر لتجريدهم من إنسانيتهم. |
| Eğer güzel bir kadınla tanışmak istiyorsan... resmi işlerini bahane olarak kullanamazsın. | Open Subtitles | ولو كنت تحاول ان تقابل امرأة جميلة فلا يحق لك استخدام الأوراق الرسمية كعذر لك لمقابلتها |
| Hızlı kasılan kaslarını mazeret olarak kullanana son kez izin veriyorum. | Open Subtitles | هذا آخر مرّة أدعك تستعمل سرعة تشنج عضلاتك كعذر لأيّ شئ |
| Öyleyse bu ruh halinin bahanesi olarak, regl dönemini kullanamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ استخدام لحظتك هذه كعذر للمزاج الذي انتي عليه |
| Çocuklarını mazaret olarak kullanma! | Open Subtitles | هذا ما افضل القيام به هلا تتوقفين عن استخدام الطفلين كعذر |
| Ona dokunmak bahanesiyle güneş kremi sürmek benim planımdı. | Open Subtitles | إستعمال واقي الشمس كعذر لتدليكها تلك حركتي |
| Ülkemi çalmak için bunu bahane olarak kullanmak isteyen taraflar. | Open Subtitles | بعض الأحزاب الذين يستخدمون هذا كعذر لسرقة بلادي |
| Bence birbirimize benziyoruz, aramızda bir çekim var ve bence sen korkuyorsun, bu yüzden de denememek için yaptığım işi bahane olarak öne sürüyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أننا معجبين كثيراً، أعتقد بيننا انجذاب، وأعتقد أنك خائف، لذا تستخدم عملي كعذر كي لا تسمح لنا بالمحاولة. |
| Beni kafana takmana bahane olarak onu kullanmayı bırak. | Open Subtitles | أريدك ان تكفى عن أستخدامها كعذر للتودد لى |
| Hayır sadece sohbet edebilelim ve bağımızı yeniden kuralım diye bir bahane olarak sorduydum. | Open Subtitles | كنت أستخدم ذلك فقط كعذر لإجراء محادثة و لأعيد ترسيخ ارتباطانا |
| Ve anlaşmayı bahane olarak kullanıyorum ve muhtemelen çok önemli değil ve... | Open Subtitles | واناأستخدماتفاقماقبلالزواج كعذر, .و علىالأرجحهذا ليس أمراًهاماًو. |
| Bunu kaçmak için bahane olarak kullanmaktan korkuyorsun çünkü bizle ilgili kaygıların var. | Open Subtitles | انتِ خائفة لأنكِ تستخدمينها كعذر للهرب لانكِ لديكِ شكوك حولنا |
| İşini bir bahane olarak mı kullanacaksın yoksa? | Open Subtitles | هل ستستغلى هذه الوظيفة كعذر لكل شيء أم ماذا؟ |
| Yeteneğini, bahane olarak kullandığını ve ölülere daha çok önem verdiğini hissediyorum-- | Open Subtitles | ميليندا ، علي أن أقول شيئاً أشعر وكأنكِ تستخدمين هبتكِ كعذر وبأنكِ تهتمين بالأموات أكثر |
| Bunu bir araya gelmek için bahane olarak kullanıyorsunuz. | Open Subtitles | أنتمـا تستغلان هذا كعذر لتعودا معـاً مجدداً |
| Kocandan saklanmak için beni bahane olarak kullanamazsin. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تستخدميني كعذر لتختبأي عن زوجك |
| Bu komplo teorisini sevişmemek için mazeret olarak kullanıyorsun. | Open Subtitles | إنـك تستخـدم نظريـة المؤامـرة هذه كعذر لعدم الرغبة بي |
| Finch senin durumun belli ama bunu mazeret olarak kullanamazsın. | Open Subtitles | نعرف ما هو وضعك.. فينتش لكن لا تستطيع إستخدام هذا كعذر حقّا |
| Aptal bir yargıcın hobimi seni zengin etme bahanesi olarak kullanmasını kesinlikle istemiyorum. | Open Subtitles | وبالتأكيد لا أريد من قاضي غبي أن يستخدم هوايتي كعذر ليجعلك غنياً |
| Insanlar bunu savaşa dönmek için mazaret olarak kullanır. | Open Subtitles | سوف تستخدمه الناس كعذر لاستئناف القتال |
| Karısını onu dövmesinin bahanesiyle itham eden ağzı bozuk bir koca kadar da müşterek olabilir. | Open Subtitles | أو كزوج مسيء يلوم زوجته كعذر كي يضربها |