| yeterince kahve içmedin mi? | Open Subtitles | ألا تعتقدين بأننا شربنا كفايتنا من القهوة؟ |
| yeterince verdik. Bitti. Fahin'i havaalanına ulaştırın. | Open Subtitles | حصلنا على كفايتنا تأكدوا من وصول فهين الى المطار |
| Bir gün için yeterince ölüm olmuştu zaten. | Open Subtitles | ظننت أننا نلنا كفايتنا من إطلاق النار لهذا اليوم |
| Hayatımızda zaten yeterince riske girmiş gibi hissediyoruz. | Open Subtitles | نُحسٌ بأننا نلنا كفايتنا مسبقًا من المخاطرةِ بحياتنا |
| - Harika, gelecekten gelen bir suçlu daha. - Zaten yeterince yok muydu? | Open Subtitles | عظيم، مجرم آخر من المستقبل أليس لدينا كفايتنا منهم؟ |
| Hadi ama! Bati dunyasinda, her seye yeterince sahibiz. | TED | بربكم أهذا منطق ! .. في العالم الغربي نحن نملك كفايتنا .. |
| Ben yeterince saçmaladığımızı düşünüyorum! | Open Subtitles | أرى أننا أخذنا كفايتنا من هذا الهراء |
| Tamam, dışarıdayız. Evet, yeterince eğlendik. | Open Subtitles | لنخرج ،نلنا كفايتنا من الإثارة |
| Bence yeterince içtik, ne dersin? | Open Subtitles | أعتقد أننا حصلنا على كفايتنا أليس كذلك؟ |
| Son zamanlarda yeterince adam kaybettik. | Open Subtitles | لقد نلنا كفايتنا من الخسارة مؤخّرا. |
| Bence yeterince yardım ettiniz. | Open Subtitles | اعتقد أننا أخذنا كفايتنا من مساعدتك |
| Kadınlar bizi kusurlarımızdan ötürü sever. yeterince kusurumuz olduğunda ise bizi her durumda affederler. Kimse beni Bay Gray'in kötü olduğuna ikna edemez. | Open Subtitles | إن النساء تحبنا من أجل علاتنا و إذا أخذنا كفايتنا منهن فإنهن تغفرن لنا عقليتنا مهما يكن، لن يقنعني أحد أن السيد جراي " رجل شرير " |
| - Sana göre hiçbirimiz yeterince yemiyoruz. | Open Subtitles | -أنتي دائما تقولين نحن لا نأكل كفايتنا . |
| - yeterince çekmedik mi? | Open Subtitles | ألم ننال كفايتنا ؟ |
| yeterince başımızı ağrıttın. | Open Subtitles | لقد نلنا منك كفايتنا |
| Sanırım Amber Madison'ı yeterince dinledik. | Open Subtitles | أظن أننا حصلنا على كفايتنا من ـ (آمبر ماديسون) ـ هذه |
| yeterince tuttuk. | Open Subtitles | أخذنا كفايتنا |