| Diz üstüne çökme olayı klasiktir. O şekilde işlerin ters gidemez. | Open Subtitles | فكرة الركوع على ركبتك كلاسيكية للغاية إنها الفكرة الأفضل إطلاقا |
| Rory Stewart: Pekala, bence Libya var olan klasik bir sorunu teşkil ediyor. | TED | روي ستيورات : أعتقد أن ليبيا هي مشكلة كلاسيكية |
| 50'lerin başından bir klasik. Tost kadar sıcak. Kemik kadar kuru. | Open Subtitles | ذو جمالية كلاسيكية في عقد الخمسينيات دافئة كنخب الخمر,جافة على العظم |
| Bu kitap 2.600 yılı aşkın bir süre önce yazılmış eski Çin felsefesi klasiklerinden. | TED | هذه فلسفة صينية قديمة كلاسيكية التي كُتبت منذ أكثر من 2600 عام. |
| - O bir Blooper klasiği olacak. | Open Subtitles | هو سيكون مواقف حرجة كلاسيكية. أصبح بي لفّة. |
| Çünkü her şeyini tamamen yenilettim. klasiktir. | Open Subtitles | لإني قُمت بإعادة بناءها بالكامل ، إنها كلاسيكية |
| Porche klasiktir. Seninki fosil. | Open Subtitles | البورش كلاسيكية انها قديمة جدا |
| Kabiliyet alanının içinde ve radyolardan bildiğini biliyorum, çünkü klasiktir. | Open Subtitles | إنها من نوعك اعلم أنك تعرفها من الراديو لأنها كلاسيكية . |
| Tasarruf klasik bir ikili benlik problemidir. | TED | إن التوفير هي مشكلة كلاسيكية بين النفس الحاضرة و تلك المستقبلية |
| Psikayatrist Peter Wason tarafından düzenlenen klasik bir deneyde size üçlü bir rakam dizisi verilir ve bunları oluşturan kural sorulur. | TED | هناك دراسة كلاسيكية للعالم النفسي بيتر واسون يعطيك مجموعة من ثلاثة أرقام ويطلب منك التفكير في القاعدة التي تجمعهم |
| Asıl amacı oraya seyahat edip egzotik bir bölgeden çeşitli türlerin klasik bir hikayesini paylaşmaktı. | TED | الفكرة الأساسية كانت للسفر هناك وإحضار قصة كلاسيكية عن التنوع بين المخلوقات عن طبيعة مختلفة، |
| Hastayla ilgili tuttukları rapor, 1953'te Amerikan Psikiyatri Birliği'ne teslim edildi bu rapor psikiyatri literatürüne bir klasik vaka olarak yerleşti. | Open Subtitles | لقد تم تسليم تقريرهما عن الحالة إلى الجمعية الأمريكية للطب النفسى عام 1953 و أنها بالفعل تعتبر كلاسيكية الأدب النفسى |
| Doğal felaketmiş, haydi oradan! Bu araba bir klasik, 73 model Buick. | Open Subtitles | تباً للقوة الخارقة ،هذه سيارة كلاسيكية موديل 73 بيوك ريف |
| Birkaç yıldır kullanılmıyor... tepeden tırnağa yenilenmesi lazım, ama yine de bir klasik bu. | Open Subtitles | لقد كانت معطلة, تحتاج إلى إعادة بناء من الداخل لكنها مازالت كلاسيكية |
| Bu Manhattan Evreni, uzayın eski klasik görünümüyle uyumludur, temel olarak statik ve değişmeyen düz bir örgüsel yapı. | Open Subtitles | كون مانهاتن هذا يُجهَّز برؤية قديمة كلاسيكية للفضاء, شبكة مستويةأساسية تكون ثابتة وساكنة. |
| Ben de makyaj yaptım ve bulabildiğim en eski giysileri giyip bir bara gittim. | Open Subtitles | لذا وضعت بعض الماكياج وأرتديت أقل ملابسي كلاسيكية وذهبت إلى حانة |
| Ve tebrik için de, sana bir Breadsticks klasiği getirdim; | Open Subtitles | : وللاحتفال لقد احضرت لك كلاسيكية بريدستيك |
| Aynı modülün farklı şeyler yapmasını sağlayabiliyoruz: bir yönlendirici, bir tipik, klasik robotik görev. | TED | باستخدام نفس النموذج، يمكننا جعلهُ يقوم بشيء آخر: المناور، وهي مهمة كلاسيكية للروبوتات. |
| Bu güzel bir klâsik. Sadece bir kaç aylığına lazım. | Open Subtitles | كلاسيكية ممتازة إنها فقط لشهرين |
| Liseyi bırakmış, yüzü sivilceli bu çocuk bize şimdiden klasiğe dönüşmüş bir Amerikan romanı armağan etti belki de. | Open Subtitles | ، ترك المدرسة الثانوية حب الشباب على ذقنه أعطانا ما قد تصبح أفضل رواية أمريكية كلاسيكية |
| Araba bir Silver Cross Balmoral Classic'miş. - Sıfırı 4000 dolar. | Open Subtitles | إنها عربة (سلفر كروس بامورل) كلاسيكية وقيمة 4 آلاف دولار جديدة |
| Evet, cok klasikti. Tanrı, aksamın sonunda, kendi insanlıgımızı ayıplamamızı istemez. | Open Subtitles | أجل، أكثر كلاسيكية من أي موسيقى أخرى |
| Evet, hepsi eski İtalyan korku filmi... klasikler. | Open Subtitles | أجل، هذه أفلام رعب ايطالية قديمة.. كلاسيكية |