| Bir uyanmış, yastığının üstünde uyuyan bir köpek var sanmış. | Open Subtitles | أستقيظت من النوم وفكرت أن هناك كلبٌ نائم على وِسادتها |
| Yalnız. Konuşan köpek numarası ona fazla gelebilir. | Open Subtitles | .وحدي, إن كلبٌ متكلم سيكون كثيراً عليها الأن |
| Çok güzel bir fikir: köpek sağır, adam kör. | Open Subtitles | نعم، هذه فكرة عظيمة، كلبٌ أطرش، أشخاص عُميان |
| Ben çocukken, Bay Scratchawan diye bir köpeğim vardı. | Open Subtitles | عندما كنت صغيرة كان لدي كلبٌ اسمه السيد سكراتشوان |
| Bu gölde hala bazı iyi balıklar var. Hadi. Sersem köpek. | Open Subtitles | ما يزال هنالك بعض الأسماك الجيّدة في هذه البحيرة هيّا كلبٌ غبيّ |
| Arada barın etrafında dolaşan yaşlı bir köpek. | Open Subtitles | أنه فقط كلبٌ عجوز يتجول حول الحانه بعض الأوقات |
| Bu sapık bir yavru köpek, ama bizim adamımız değil. | Open Subtitles | حسناً هذا كلبٌ مريض, ولكن هذا ليس مُشتبهُنا. |
| Eğitilmiş bir köpek tarafından ısırılmış gibi hissediyorum. | Open Subtitles | اشعر وكأننى قد عضنى كلبٌ مدرب على مستو جيد |
| Benim evimde aç bir köpek ve şarap içen hızlı bir okuyucu var. | Open Subtitles | هناك كلبٌ جائع في منزلي ونبيذ مسرّع للقراءة. |
| Daha önce Pop'n lock yapan bir köpek gördün mü sen hiç? | Open Subtitles | أنا لم أرى كلبٌ قط بأمكانه عمل موسيقى البوب. |
| Ben bir köpek oldum, o da beni kurtardı ve sonra ben de ona kemiğimi verdim. | Open Subtitles | كما تعلمين، أتظاهرُ أنّي كلبٌ وهي تنقذني، وبعدها أسلّمُ لها عظمتي. |
| Acaba içerde ölü bir köpek mi var diye merak ediyorum. İçerde cehennemi boylamış bir şeyler olduğu kesin Çavuş. | Open Subtitles | .لذا كنتُ أتسائل و لو هنالكَ كلبٌ ميّتٌ بالداخل هنالكَ شيء ما بالتأكيد |
| Sürü avlanmaya çıktığında bir köpek bebek bakıcısı olarak geride kalıyor. | Open Subtitles | متى يغادر القطيع في رحلة صيد يبقى كلبٌ كجليس أطفال |
| Bay Belden, söylemeli miyim bilmiyorum ama orada köpek yok. | Open Subtitles | سيد بيلدن لا أدري إذا كان من المفترض أن اخبرك بذلك ولكن لا يوجد كلبٌ هنا |
| Uçmak isteyen bir balık ya da kendini insan sanan bir köpek gibi. | Open Subtitles | إن الأمر مثل السمكة التي تريد الطيران أو كلبٌ يظن أنه بشري |
| Evcil köpek aynaya bakınca böyle korkar işte. | Open Subtitles | كلبٌ تربّى وسط أفراد عائلة، لكن حالمَا رأىَ المرآة خافَ كثيرًا. |
| Alkolik bir köpeğim vardı. | Open Subtitles | كان لديّ كلبٌ ، تعرف وكان مدمناً على الكحول |
| Aslında, üvey ailemleyken oyuncak bir köpeğim vardı. | Open Subtitles | حسناً, في إحدى العائلات التي تبنتني كان لدي كلبٌ محشي |
| Sen sadece Anglikan kilisesinin köpeği olan bir vampirden başka bir şey değilsin. | Open Subtitles | أنت لست سوى كلبٌ للكنيسة الأنجيلية. |
| "itaat" sözcüğünü bilmeyen bir köpeksin sadece. | Open Subtitles | مجرّد كلبٌ لعين لا يعرف معنى كلمة الطاعة. |
| Soktuğumun sokak iti... | Open Subtitles | تبّا، كلبٌ ضال... |
| Zavallı küçük köpekçik kapının kenarında oturmuş onun eve gelmesini bekliyor. | Open Subtitles | انه كلبٌ حزين واقفاً امام الباب ينتظرها لأن ترجع إلى المنزل |
| Güzel köpecik. | Open Subtitles | ! كلبُ جيد، كلبٌ جيد |
| Orada yokmuşum gibi davranıyorlardı sanki soy ağacı bilinen bir at ya da köpekmişim gibi. | Open Subtitles | تكلموا عنى و كأننى لست موجودا ً ... و كأننى كلبٌ ما |