| O herif hakkında bir daha tek kelime bile duymak istemiyorum. | Open Subtitles | أقصد ,أننى لم أتحدث ولو كلمتين مع ذلك الرجل طوال حياته |
| Son olarak, seçimden çok kısa süre önce Papa iki kelime eder. | Open Subtitles | آخر شيء، فقط قبل أسابيع قليلة من الانتخابات، يقول البابا كلمتين فقط |
| Tabi ki, sadece insanları aşağılamakla kalmıyoruz. Olay şu, iki rastgele seçilmiş kelime sunduğumuz için, | TED | لكن بالطبع نحن لا نقوم فقط بإهانة الناس. الفكرة كالآتي، بما أننا نختار كلمتين بطريقة عشوائية، |
| Ekonomik politikam iki kelimeyle özetlenebilir. | Open Subtitles | والسياسة المالية تجاه بلدي الجريمة تتكون من كلمتين : |
| Bir işadamının en sevdiği iki kelimeyi yaratıyor: mallarımız tükendi. | TED | وهي تقدم كلمتين محبوبتين لأي مشتغل بالأعمال: قد تم بيعه |
| Senin için iki kelimem var "sıcaklık sendromu" | Open Subtitles | حسناً حصلت على كلمتين منك,متلازمة حرارةِ |
| Bunun alandaki herhangi iki kelime için de geçerli olması gerekir. | TED | ويجب أن يكون نموذج الربط هذا صحيحا لأي كلمتين داخل فضاء الكلمات. |
| Bunun yerine, çantaların fark edilemeyecek şekilde karışması ve vücudunu kullanarak geçmek istediğini söylemek; iki kelime söylemek yerine. | TED | بدلاً من ذلك، هناك الفصل المتقن للحقائب واستخدام أجسامكم للقول أنكم بحاجة للمرور، بدلاً من قول كلمتين. |
| Bazen iki-üç kelime kısalığında öyküler. | TED | في بعض الأوقات قصص لا تتعدى كلمتين أو ثلاثة في الطول. |
| İnsanlar çok fazla şey söylüyor. Çok fazla cevap var. Ama iki kelime hızla ilk sıraya yerleşiyor. | TED | حصلتُ على الكثير من التعليقات والإجابات، والناس يقولون الكثير، ولكن لفتَ إنتباهي كلمتين. |
| Lanet olsun haklısın, evet yapabilirim. Şimdi senin için iki kelime geliyor: Kapa çeneni! | Open Subtitles | اللعنة , انت على حق , لدى كلمتين لك إغلق فمك |
| Hatırlıyor musun birlikte olmadan önce, söylemek istediğim 2 kelime vardı? | Open Subtitles | هل تذكر مرة أنك اخبرتني أنه قبل ان يكون هناك حب بيننا يجب علي أن أقول كلمتين ..ما هما.. |
| Bence bu şehirde ayakta kalmak için iki kelime gerekiyor - | Open Subtitles | و لكن من وجهة نظري، فأنت تحتاج إلى معرفة كلمتين لتحيا في هذه المدينة |
| Pekâlâ. Sana iki kelime söyleyeceğim, Kyle Davidson. | Open Subtitles | تعرف , فقط حصلت على كلمتين لك، كايل ديفيدسن. |
| Güzel soru. Sana iki kelimeyle cevap vereceğim. | Open Subtitles | سؤال جيد، يُمْكِنُ أَنْ أَعطيك الجواب في كلمتين. |
| Diziyi size iki kelimeyle özetleyebilirim: | Open Subtitles | أعتقد أنني أستطيع تلخيص المسلسل لكم في كلمتين... |
| Konuşmanın özü birkaç kez duyduğum iki kelimeyi barındırıyordu: Sıradaki kim? | TED | خلاصة تلك الأحاديث تتلخص في كلمتين سمعتهما لعدة مرات: من التالي؟ |
| Peki, başlangıç olarak, iki kelimeyi bir araya getirerek başla. | Open Subtitles | حسنا كبدايه يجب ان تكون قادرا على وضع كلمتين معا |
| Tamam. Sana söyleyecek iki kelimem var, Jerry Seinfeld: | Open Subtitles | حسناً، عندي كلمتين لك يا جيري سينفيلد: |
| İki kelimelik bir cevap verdin ve şaka yaptın. | Open Subtitles | لقد قدمت إجابة كلمتين وحولتها إلى سخرية |
| Geçmişte aktörlerin yapardı ve onlara bir çift lafım var... | Open Subtitles | أقمت علاقات مع الممثلين من قبل ولدي كلمتين لهم |
| Tabi pek çok çevreci büyümenin iyi olduğunu söylemez, çünkü, lügatımızda, asfalt aslında iki kelimeden oluşur: suç atmak. | TED | بعض خبراء البيئة الآن لا يقرّرون أن النمو جيد. لأن، في معجمنا، الأسفلت هو عبارة عن كلمتين: وضع اللوم. |
| İngilizcedeki en tehlikeli iki kelimenin Marge Simpson olduğunu öğrenmek üzeresin. | Open Subtitles | سوف تعرفين أن أخطر كلمتين في اللغة الإنكليزية هما "مارج سمبسن". |
| Sinema endüstrisinin en güzel iki kelimesini söylemek istiyorum: | Open Subtitles | والآن أود قول أجمل كلمتين |