| tüm bu adamları geçip buradan kaçtığını mı düşünüyorsun yani? | Open Subtitles | أتظنّ فعلا أنّهُ خرج من هنا متخطّيا كلّ هذا ؟ |
| - Evet, 1 saat içinde yada biraz daha sonra.... Bütün bunlar Atlantiğin dibini boylayacak. | Open Subtitles | كلّ هذا سيكون في أسفل الأطلسي ماذا؟ رجاءً.. |
| bu kadar zaman rosto ısıtıcısı olmadan nasıl da yaşadık? | Open Subtitles | وكيف لنا أن نعيش كلّ هذا الوقت دون مجسّ للشواء؟ |
| Benden çok daha delisin hem de Bütün bunları benim gibi isimsiz bir yaratık için yaptığından dolayı. | Open Subtitles | تفعلين كلّ هذا لمخلوق بدون أن تعرفين اسمه |
| Bunların hepsi konuştuğunuzda diğerlerinin duyduğu sestir. | TED | كلّ هذا يمثّل الصوت الذي يسمعه الآخرون عندما تتحدّث. |
| Kahrolası kanserin sinsice yayılması gibi Bütün bu pislikler duygularını köreltiyor. | Open Subtitles | تزحف مثل السرطان اللعين وقريباً جداً كلّ هذا الهراء سيصبح مفهوماً |
| Hafıza kaybı yaşamanın iyi yanı Tüm bunların arasına nasıl düştüğümü hiç hatırlamamam. | Open Subtitles | حسنٌ، ميزة فقدان الذاكرة هي أنّي لا أذكر كيف تورّطت في كلّ هذا. |
| Sırf reddedilmiş bir âşık olsam tüm bu çileyi çeker miydim? | Open Subtitles | أيُعقل أن أخوض كلّ هذا العناء لأنّي عاشقة تخلّى عنها حبيبها؟ |
| Sırf reddedilmiş bir âşık olsam tüm bu çileyi çeker miydim? | Open Subtitles | أيُعقل أن أخوض كلّ هذا العناء لأنّي عاشقة تخلّى عنها حبيبها؟ |
| tüm bu olanların üzerine ne kadar fazla yük bindirdiğinin farkındayım. | Open Subtitles | أعلم مقدار ما أصبح على عاتقكِ من كلّ هذا عبء ذلك |
| Hadi Bütün bunlar olmadan önce kaldığımız yerden başlayalım. | Open Subtitles | لنواصل ما تحدثنا عنه قبل أن يحدث كلّ هذا |
| Pekala, Bütün bunlar olurken ailenin yanında olmak çok güzel. | Open Subtitles | حسن، لا بدّ وأنّه من الجميل أن تحيط بك عائلتك وسط كلّ هذا |
| Neden bir ameliyat için... -...bu kadar doktora ihtiyaç duymuşlar? | Open Subtitles | لمَ يحتاجونَ كلّ هذا العدد من الأطبّاء لأجل جراحةٍ واحدة؟ |
| bu kadar parası var, ama yaptığı tek şey yazmak. | Open Subtitles | لديها كلّ هذا المال، لكن كلّ ما تفعله هو الكتابة |
| Babam Bütün bunları servis işinden aldığımı sanıyor. | Open Subtitles | أبّي يعتقد بأنّني أدفع عن كلّ هذا بفضل الوظائف. |
| Seneye Bütün bunları ve Callahan'ın stajını düşünemiyorum. | Open Subtitles | كلّ هذا و بالاضافه الى كالاهان الزمالة التدريبية السنة القادمة. |
| Bunların hepsi, gözün alabildiğince, senin olabileceklerin sadece ufak bir parçası Cody. | Open Subtitles | كلّ هذا العين تستطيع رؤية هذا من بعيد كجزء صغير هو لك كودي |
| Yakında Bunların hepsi birer efsane olacak. Sınır Kasabası, kanun adamı, silahşörler... | Open Subtitles | كلّ هذا سيتحوّل تدريجيّاً لأسطورة، البلدة الحدوديّة، رجل القانون، حامل السلاح. |
| Bütün bu olanlar beklediğimden biraz erken oldu ama bizi bu insanlar zorladı. | Open Subtitles | كلّ هذا يحدثُ في وقتٍ أبكر مما اعتقدتُه لكن هؤلاء القوم يلوون ذراعنا |
| Tüm bunların çok saçma göründüğünün farkındayım ama umurumda değil. | Open Subtitles | أعرف كيف مجنون كلّ هذا أبدو، لكنّي لا أهتمّ. |
| Bunca yolu bana iyi görünmediğimi söylemeye mi gelmiş, Flori? | Open Subtitles | جاء كلّ هذا الطريق لإخباري أني لا أبدو بخير، فلوري؟ |
| Aslında Bütün bunların bir tek iyi tarafı oldu. | Open Subtitles | في الحقيقة، لقد كان هناك واحد الناتج العرضي السعيد من كلّ هذا. |
| Çok komik çünkü Bunların hepsini size benim açıklamak zorunda kalacağımı sanıyordum. | Open Subtitles | إنه مضحك لأنني إعتقدت بأنّ علي توضيح كلّ هذا لكم |
| Ama Her şey, geçen haftaki tünel çöküşüyle birlikte değişti. | Open Subtitles | ولكن كلّ هذا تغيّر الأسبوع الماضي في حادثة إنهيار النفق. |
| Peki tüm bunlar deniz yaşamına nasıl görünüyor, onlar ne duyuyor? | TED | إذا كيف يبدو كلّ هذا الصخب بالنسبة للحياة البحرية، ماذا يسمعون؟ |
| Ve tüm bunları yıllar önce hallebilecek olmamız beni afallattı. | TED | وقد صدمني كيف كان بإمكاننا استنتاج كلّ هذا منذ عقود. |