| Kariyerime devam edebilirdim, ama beni terk ettikten sonra Her şey anlamını kaybetti. | Open Subtitles | كان بإمكاني أن أواصل مسيرتي. إلا أنني وجدت أن كل شيء لا يطاق عندما تركتني | 
| Evet, sen merak etme Her şey yolunda. | Open Subtitles | أجل، هذا كل شيء لا تقلق، كل شيء على ما يرام | 
| Benim adıma Her şey kötü gidiyor. Ama Elis, o... | Open Subtitles | كل شيء لا يسير على مايرام معي ...و إليس هو | 
| Her şey yolunda gibi gözükmüyor hatta azıcık bile yolunda görünmüyor. | Open Subtitles | كل شيء لا أشعر أن كل شيء على ما يرام بل لا اشعر أن هناك شيء على ما يرام | 
| Onlar soruları farklı soruyorlar, ama onlar da herşeyi bilmek istiyorlar. | Open Subtitles | ممن يريدون معرفة كل شيء لا سيما ممن لا يعنيهم الأمر | 
| - Her şey milyonlarca perinin saçtığı ışıklarla parıldamıyor mu? | Open Subtitles | كل شيء ليست سحرية؟ كل شيء لا متوهج بنور مليون الجنيات؟ | 
| Her şey yerli yerinde ama endişelenme, onları oradan çıkaracağız. | Open Subtitles | كل شيء لا يزال هناك، ولكن لا تقلق، ستحصل. | 
| Ağzını açtığı anda Her şey biter. Takdimi o yapamaz! | Open Subtitles | إذا تكلم روت بكمه واحده ضاع كل شيء لا يمكنه تقديم هذه الخدعة | 
| Kağıtlar, bardaklar, fotoğraf albümleri Her şey sağa sola dağılmıştı. | Open Subtitles | أوراقي، الزجاج، الكتب ,كل شيء... لا شيء تُرك على حاله. | 
| Elektronik ortama henüz aktarmadık bu yüzden Her şey negatif klasörlerinde. | Open Subtitles | لم نقم بمسحهِ إلكترونياً, لذا كل شيء لا يزال في مجلدات قديمة | 
| Her şey bitmişe benzemiyor. | Open Subtitles | من الواضح أن كل شيء لا ينتهي بصورة جيدة. | 
| Çok kızgın ve uyuzum... ve Her şey çok güçlü kokuyor... | Open Subtitles | أنا غاضبة و متلهفة و أصبح كل شيء لا يقاوم | 
| O, benim yapamayacağım ve olamayacağım Her şey. | Open Subtitles | إنه كل شيء لا يُمكنني فعله، كل شيء لا أستطيع أن أكونه. | 
| Eğer farklı olan her şeyi değiştirirsen, görürsün ki Her şey hala aynı. | Open Subtitles | إذا غيرت كل ما هو مختلف تجد بان كل شيء لا يزال كم هو | 
| Her şey açığa çıkana kadar gerçeklerden şaşmayın. | Open Subtitles | حتى يتم كشف كل شيء لا تفترضوا او تقدموا ان حقائق | 
| Gördüğün gibi, Her şey hesaplandı, ...ha buradayım ha orada. | Open Subtitles | أتعرفين، مع مراعاة كل شيء لا يختلف وجودي هنا عن وجودي هناك | 
| Her şey bu kadar zor olmak zorunda değil, tamam mı? | Open Subtitles | كل شيء لا بد من ذلك الملعون الصعب، كل الحق؟ | 
| Güvenebileceğimi düşündüğüm herkes, Her şey, hepsi önemsiz. | Open Subtitles | كل شخص ، اعتقدت أن بإمكاني الأعتماد عليه كل شيء .. لا يهم | 
| Söylemek istediğim şey duyularımızın sınırlı olduğu, herşeyi alamaz, herşeyi göremeyiz. | TED | و ما أود أن أخبركم إياه, أن حواسنا محدودة للغاية لا نستطيع إدراك كل شيء, لا نستطيع رؤية كل شيء. | 
| Sana hakkımdaki herşeyi anlatmak istiyorum bilmediğin herşeyi. | Open Subtitles | أريد ان أخبرك بكل شيء عنى كل شيء لا تعرفه أنت | 
| Poliste sorun yok, herşeyi yalanlıyorlar, bize sorun çıkaramazlar. | Open Subtitles | الشرطة كانت ذكية. لقد أنكروا كل شيء. لا يمكنهم إيذاؤنا. |