| Bundan daha mükemmel olsaydın korkmaya başlardım. | Open Subtitles | إن اصبحت اكثر كمالاً, سيكون هذا مرعباً قليلاً |
| Bir daha düşündümde, sakız mükemmel olurdu. | Open Subtitles | , بعد إعادة النظر اللبانة سَتَكُونُ كمالاً |
| Ama onun en nadide, en mükemmel eseri insanın yaratılışıdır. | Open Subtitles | ، ولكن أعظم أعماله خلقه الأكثر كمالاً هو الإنسان |
| Biz dünya üzerinde en kusursuz şekilde yaşayan topluluğuz. | Open Subtitles | نحن أكثر الانظمة كمالاً على الكرة الأرضية |
| Başlangıçtan itibaren kusursuz olmanı beklerler. | Open Subtitles | إنهم يتوقعون كمالاً منذ البداية. |
| Yani, en mükemmel gıda ama buzağılar için. | Open Subtitles | ما أعنيه، إنّه الطعام الأكثر كمالاً للعجول. |
| Hiç kolay değil biliyor musun, karnından daha genç, senden daha mükemmel bir çok seçeneği olan ve hata yapmamış başka bir dişiyi çıkarmak hiç kolay değil. | Open Subtitles | ليس بالشيء السهل إخراج أنثى من أحشائكِ نسخة أصغر وأكثر كمالاً من الأم وبدون أية أخطاء |
| Bu akşam yayınlanıyor ve daha mükemmel olamazdı. | Open Subtitles | صدرت ليلة البارحة و لا يمكن أن تكون الأمور أكثر كمالاً |
| Bu dünya üzerinde Florentino Ariza'dan daha mükemmel bir erkek yoktur. | Open Subtitles | لا يوجـد رجل على وجه الرض أكثر كمالاً من (فلورنتينو أريثـا). |
| Ve mükemmel Uyku'yu edindim. | Open Subtitles | يمكن للنوم الناقص أن يكون الأكثر كمالاً |
| Dünya şu anda neredeyse mükemmel görünüyor. | Open Subtitles | العالم يبدو أكثر كمالاً الأن |
| Duymayan kalmasın: Lisa Simpson dünyadaki en zeki, en tatlı, en mükemmel kız ve onun erkek arkadaşı olana kadar bana huzur yok. | Open Subtitles | ليكن هذا الشيء : معلوماً عند الجميع (ليسا سيمبسون) هي الأذكى، و الأحلى و الأكثر كمالاً من بين ! |
| En kusursuz uyku olacak. | Open Subtitles | النوم الأكثر كمالاً |