| Sağlık muayenesinden bir gün önce bir sürü pancar yemişti. | Open Subtitles | تناولك كمية كبيرة من البنجر قبل ان يذهب للفحص الجسدي |
| Burada birçok eğitsel malzemenin ve diğer birçok şey hakkında topladığımız bir sürü örneklerin yer aldığı büyük bir web sitesi var. | TED | إذن لدينا هنا موقع ويب ضخم حيث قمنا بتجميع كمية كبيرة من المواد التعليمية و بيانات حول العديد من الأشياء. |
| Sizi hiç bu kadar çok miktarda dondurma alırken, böyle üzgün görmemiştim. | Open Subtitles | لم أرك يوماً بهذا الحزن وأنت تشتري كمية كبيرة من الآيس كريم |
| Kanında yüksek miktarda eroin var. Herkes geriye. Bileğinizi sabit tutun. | Open Subtitles | لديهِ أيضاً كمية كبيرة من الهروين في دمِه ما هذا يا رجُل؟ |
| Bu odada birçok insan var. Fark etmemiş olsanız da çok fazla eroin aldınız. | TED | قد لا تدرك أنها أخذت كمية كبيرة من الهيروين. ويمكن أن يحدث لأي شخص يشاهد هذه الجلسة في أي مكان في العالم. |
| Üniteyi serbest bıraktığımızda, bol miktarda enerji üretilecek. | Open Subtitles | عندما نطلق الوقود كمية كبيرة من الطاقة ستتولد |
| Şimdi John, orada yüklü miktarda patlayıcı var hemen yanınızdaki çöp kutusunun içinde. | Open Subtitles | الآن يا جون توجد كمية كبيرة من المتفجرات في غلاف القمامة بجانبك |
| önemli miktarda yağ dokusuna sahip. | Open Subtitles | يبدو أن لديها كمية كبيرة من النسيج الدهني |
| İnanılmaz büyük miktarda bilimsel yaratıcılık gerekecek. | TED | بل يحتاج الأمر كمية كبيرة من الإبداع العلمي. |
| Geçen gün John Feiner'ın bir sürü dokümanı imha ettiğini gördüm. | Open Subtitles | أتعرفين, لقد رأيت جون فاينر يقطع كمية كبيرة من الوثائق اليوم الآخر |
| Burada bir sürü şey çıktı. | Open Subtitles | وجدت كمية كبيرة من المكونات الكيمائية هنا |
| bir sürü yatıştırıcı alır, ucuz şarapla yutardınız. | Open Subtitles | أيضا قد اشترى كمية كبيرة من الحبوب المنومة ليتناولهم مع الخمر الرخيص |
| Bu galakside genişçe dolanmış... ve bir sürü istihbarat toplamış. | Open Subtitles | لقد سافر على نطاق واسع في كل أنحاء المجرة وجمع كمية كبيرة من الاستخبارات |
| Evimi aradı. bir sürü ilaç buldu. | Open Subtitles | لقد قام بتفتيش منزلي و عثر على كمية كبيرة من الأقراص |
| Hafta sonu bir sürü araba satmıştık bile, ama ben zirveye çıkarmak istiyordum. | Open Subtitles | كنا قد قمنا ببيع كمية كبيرة من السيارات بهذا الأسبوع ولكنني اردت الصعود الي القمة |
| O kadar çok oksijen üretir ki, tüm gezegenin atmosferini tazeler. | Open Subtitles | انها تنتج كمية كبيرة من الاكسجين الذي بُنعشُ الاجواء في كل الكرة الارضيةِ. |
| Peki niçin bu kadar çok vicodin alıyorsun? | Open Subtitles | حسناً، ولماذا تتناول كمية كبيرة من الفايكودين؟ |
| İlk testler kan dolaşımında yüksek miktarda Hoff serumu ortaya çıkardı. | Open Subtitles | الإختبارات كشفت ان كمية كبيرة من مصل هوفان في دمّه. |
| Böylece bedeni, çok miktarda yeni kemik üretmek için gerçekten de bize yardımcı katalist olarak kullanmış olduk. | TED | لذا كنا نستخدم الجسم فعلياً كمادة محفزة لمساعدتنا لإنتاج كمية كبيرة من العظام الجديدة. |
| İkincisi, yıl boyunca çok fazla sinek yemesi gerekmiyor. | TED | وثانياً، أنها لا تحتاج أن تأكل كمية كبيرة من الذباب على مدار العام. |
| Bir vatandaş, benim gibi sıradan bir vatandaş, birinin hatırı sayılır miktarda uyuşturucu bulundurduğunu biliyorsa yasalara göre sorumluluğu nedir? | Open Subtitles | إذا مواطنة, مواطنة عادية مثلي عرفت أن شخص يحمل كمية كبيرة من المخدرات فماذا تكون مسؤوليتي, كما تعرفون, تحت القانون؟ |