| Burger King'in iki katı ve KFC, Wendy's, Popeye's ve Taco Bell toplamından daha fazla McDonald's var. | Open Subtitles | وبها كذلك ماك تشيكس وكذلك بيرجر كينج بالإضافة لذلك يوجد كنتاكي |
| Bu yer KFC'ye kök söktürüyor. | Open Subtitles | هذه الشراكة تجعل مطاعم كنتاكي تجري وراء أموالهم |
| Sokağın karşısındaki KFC'de üstünü değiştirmek yoktu. Hayır bayım. | Open Subtitles | لا يحدث تغيير في معطم كنتاكي الحمام بمحاذاة الشارع ، لا يا سيدي |
| - Kentucky'de kız kardeşi oturuyor. Onu ziyaretten dönüyordu belki. | Open Subtitles | أن أخته تعيش في كنتاكي يمكن أنه كان في طريقه الى البيت في طريقها |
| Bu Taco Bell, KFC karşıda. Long John Silvers diğer sokakta. | Open Subtitles | محلات تاكو بيل، ركن كنتاكي للقطط، لونج جون للفضيات في الحي التالي |
| South Park'taki tek KFC buydu. | Open Subtitles | هذا مطعم كنتاكي الوحيد في المنتزه الجنوبي |
| KFC'nin yerine açılmış bir dükkan var, ve marihuana almam için sevk istediler. | Open Subtitles | هناك متجر فتح في كنتاكي القديم ويقولون أنني بحاجة إلى وصفة طبية لشراء الأعشاب |
| Salida'daki KFC'nin daha çok yolu var, tatlım. | Open Subtitles | كنتاكي الذي في سلايدا بعيد جداً يا حبيبي |
| Baksana, KFC aradığını duydum. | Open Subtitles | يا صغير, يقولون أنك تبحث عن بعض من دجاج كنتاكي |
| Sana istediğimiz kadar KFC malı alabileceğimiz bir bağlantı buldum desem? | Open Subtitles | ماذا لو قلت لك أنني أعرف الطريقة للحصول على كل كنتاكي الذي نريده هنا؟ |
| ama KFC için ürün yerleştirme yaptığımı sandılar. | Open Subtitles | و لكنهم ظنو بانني أقوم بدعاية لأحد منتجات دجاج كنتاكي |
| KFC 'double down' hediye ediyor. | Open Subtitles | ًصفك انتهي في الميعاد المناسب كنتاكي اقام تخفيضات ثنائية |
| Örneğin, KFC tavuğun patlatılarak parçalara ayrıldığına müşterilerini ikna etmek için popkorn tavuk satıyor. | Open Subtitles | مثال كنتاكي تقدم دجاج بوبكورن كي تجعل المشترون يعتقدون ان الدجاج تم تفجيره إلى قطع |
| Ben birinci sınıf bir parti vereceğim benden sonra annen ve Kaptan Siksurat Petersburg'ta bir KFC'yi kapatabilir. | Open Subtitles | سوف أقيم حفلة درجة أولى و ثم أمك و زوجها القذر يمكنهما أن يستأجرها مطعم كنتاكي في بيتسبرغ |
| - Kentucky eyalet polisine bırakalım mı? | Open Subtitles | ريلان : هل تريد التراجع وترك شرطة كنتاكي أن تتعامل مع الأمر ؟ تيم : |
| - Kentucky Şimşeği'nin yetiştiricisi. | Open Subtitles | "مدرب للخيل "كنتاكي ثندر أجل، هل لي بمساعدتك؟ |
| Westwood'ta evi var ama Kentucky'den aldığı ehliyetini değiştirecek zamanı olmuş. | Open Subtitles | عمرها 23 هذا يظهر بأن عنوانها ويست وود لكن لم يكن لديها وقت لتبديل رخصة قيادة كنتاكي |
| Üzgünüm, adını bilmiyorum, ve Kentucky Fried Chicken`daki adama benziyorsun. | Open Subtitles | آسف فأنا لم أعرف إسمك بعد وأنت تشبه فخذة دجاج كنتاكي المشوية |
| Kentucky'deki Mammoth Cave mağarası gibi tek bir mağara sistemi, 600 kilometreden uzun olabilir. | TED | نظام كهفي وحيد مثل كهف الماموث، الموجود في ولاية كنتاكي. قد يصل عمقه حتى 600 كيلومتر. |
| Bree, Kentucky eyalet Meclisi'ne seçildi. | Open Subtitles | بري انتخبت في الهيئة التشريعية لولاية كنتاكي |
| 1998'de Louisville, Kentucky'de yaşayan bir lise öğrencisiydim. | TED | في 1998، كنت طالبة في الثانوي في لويفيل، كنتاكي. |
| Araç, 1 Temmuz günü tüm Kentucky'de kullanılmaya başladı birkaç ABD yargı kurumuna daha girmek üzereyiz. | TED | إن الأداة تعممت على مستوى الولاية في كنتاكي في 1 يوليو، و نحن سوف نتوسع في عدد من السلطات القضائية الأمريكية الأخرى. |
| Seni buradan uzaklaştırıyorum. Kentucky'nin Doğu bölgesinde adama ihtiyaç varmış. | Open Subtitles | انهم يحتاجون الى قوى اضافية في المنطقة الشرقية من كنتاكي |