| öyle bir kız yüzünden tüm kariyerini mahvetmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | هل حقاً تريد إلقاء كل شيء لأجل فتاة كهذه ؟ |
| Kafaya öyle bir darbeden sonra kan dolaşımını durdurmak istemezsin. | Open Subtitles | فبوجود كدمة كهذه في رأسه، لا ترغب بإيقاف تدفّق الدم. |
| Bu tür rahatsızlıklar hakkında bilgiler okumuştu ama hiç rastlamamıştı. | TED | لقد قرأت عن أمراضٍ كهذه ولكنّها لم تر واحداً قط. |
| Sorduğum için bağışlayın ama bu tarz şeyler insanı ümitsizliğe sürükler. | Open Subtitles | اعذرني على السؤال، ولكن أمور كهذه قد تقود الرجل إلى الإحباط |
| Millet, hiç bu kadar tatlı bir bebek gördünüz mü? | Open Subtitles | أيها الناس، هل رأيتم في حياتكم دمية جميلة كهذه ؟ |
| Çok büyük, detaylı resimler yapıyorum, yani insanları böyle çiziyorum. | TED | أرسم صورًا رمزيّة كبيرة، مما يعني أنني أرسم أناسًا. كهذه. |
| nehir yatağında yüzen dev baloncuklar gördüm, tıpkı bunun gibi. | TED | فإذ بي أرى فقاقيع ضخمة تطفو على ضفة النهر، كهذه. |
| Eğer siz Tanrı'nın yolundan gidenlerdenseniz size tavsiyem; bu tip yerlerden uzak durun!" | Open Subtitles | واذا كنت في طريقك الى الله فأنا اقترح ان لاتألف الذهاب لاماكن كهذه |
| böylesine güvenilmez bir adam için çok fazla çalışıp aşırı risk almadın mı? | Open Subtitles | كيف خانتك خبرتك الطويله في هذه الحالات وجازفتي به في مهمه كبيره كهذه |
| Artık ceplerimiz dolu olduğundan öyle yerlere davet ediliyoruz, Hardcastle. | Open Subtitles | والآن بما أن جيوبنا مليئة أصبحنا نُدعى إلى عروض كهذه |
| Bu belirtiyi görmek için zaman kısıtlı öyle değil mi? | Open Subtitles | بالطبع الوقت الملائم لإخفاء أعراض كهذه بالتحديد ألا تعتقدين ؟ |
| Fıstık ezmesiyle kaplı olmadıkça bir daha asla öyle bir hapı yutmam. | Open Subtitles | لن أتناول حبوب كهذه مجدداً إلا لو كانت مغطاة بزبدة الفول السوداني |
| Ama bu imkansız. Bu tür bir teknolojiye sahip olamazsınız. | Open Subtitles | لكن هذا مستحيل، لا يمكن أن تتوافر لكم تقنية كهذه |
| Ama bu imkansız. Bu tür bir teknolojiye sahip olamazsınız. | Open Subtitles | لكن هذا مستحيل، لا يمكن أن تتوافر لكم تقنية كهذه |
| İnandığım tek lanet bana hep bu tür soruların sorulmasıdır. | Open Subtitles | حسناً.. اللعنة الوحيدة التي أعلم بها هي تلقي أسئلة كهذه.. |
| Yetimhanede, birbirimize ailelerimizi bulmakla ve bu tarz partilerle ilgili masallar anlatırdık. | Open Subtitles | في الميتم كنا نروي قصصاً خرافية عن إيجاد عائلات وإقامة حفلات كهذه |
| O da mecburen bu tarz işlere girmek zorunda kalmış. | Open Subtitles | لذا، كان عليه أن يأخذ الوظائف ذات النهاية المسدوده، كهذه |
| Hiç bu kadar dar bir elbise giymezdik. Bu çok dar. | Open Subtitles | كما تعلمين,لم نرتد أبداً بذلات ضيقة كهذه رغم ذلك,هذه ضيقة حقاً. |
| Yüzler arı aynı anda çalışsa bunun kadar polenleşme yapamaz. | Open Subtitles | مئة نحل تعمل طوال الوقت لا يمكنها أتلقح كهذه النحلة. |
| Neyse ki her sulu gösteri böyle ürkütücü bir hikaye anlatmazdı. | TED | لحسن الحظ، ليس كل عرض مائي كان يروي قصة شنيعة كهذه. |
| Ama ön taraftaki burundan bakılınca bunun gibi görünmesi gerekiyor. | Open Subtitles | بوجود الأرض البحرية في المقدمة يجب أن تبدو كهذه الصورة |
| Bu tip şeylerin olduğunu düşünmüyordum, en azından şehirde değil. | Open Subtitles | لا أظن أنه تحدث أمر كهذه و خاصةً في المدينه |
| Okula gelen yas danışmanlarım var fakat böylesine anlamsız bir kazayı kabullenmek zor. | Open Subtitles | لديَ مستشارو الحزنِ قادمونَ إلى المدرسة لكن من الصعبِ فهمُ حادثةٍ غبيةٍ كهذه |
| Minicik bir köpeği bu şekilde korkuttuğun için kendinden utanmalısın. | Open Subtitles | أنت يجب أن تخجل من نفسك لتخيف كلبة مسكينة كهذه |
| Çocuk Koruma Hizmetleri'nde çalıştığımda bu gibi şeylere her zaman rastlıyordum. | TED | عندما كنت موظفة في خدمة رعاية الأطفال، رأيت أشياء كهذه دائمًا. |
| Çok geçmeden, tüm dünyada binlerce sanatçının AIR-INK kullanmaya ve buna benzer sanat eserlerinin ortaya çıkmaya başladığını görmeye başladık. | TED | بدأنا نرى في الحال، أن الآلاف من الفنانين حول العالم بدأوا في استخدام إير إنك، وبدأت أعمال فنية كهذه بالظهور. |