Bay Kusac, anlarsınız, burası bir mağara, gümüş madeni değil. | Open Subtitles | سيد (كوساك) كما ترى هذا كهف صخري وليس منجم فضة |
Mesela şu yarakkafalı Cossack gibi diğer şirketler, Cossack LİMUZİN müşterilerimizi çalmaya çalışıyor. | Open Subtitles | هُناك شركات آخرى مثل شركة "كوساك" الداعرة تسرق عملائنا. |
Bu yüzden her şoförümün en iyi performansını sergilemesini istiyorum, zira bu Cossack piçleri piyasayı ele geçirirse, kepenk kapatmak zorunda kalırım. | Open Subtitles | لذا، أريد من كُل سائق أن يبذل قصار جهده، لأن إذا أصحاب "كوساك" الأوغاد تولى الأمور، سينتهي أمري. |
Bu yüzden bir adamı benim masama oturttular ve adam da John Cusack. | Open Subtitles | لذا أجلسوا هذا الفتى معى ولقد كان (جون كوساك) |
Komodininin içinde John Cusack'a ait o komik resimleri bulduğu mu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكّر حيـنما وجدت الصور الغريبة للممثل (جون كوساك) بمـنضدتك ؟ |
Şirketi Cossack'i demirden bir yumrukla ve metalcilerin saçları gibi beyaz bir yeleyi andıran, fritöze düşürüldüğünden şüphelendiğimiz bir perukla yönetirdi. | Open Subtitles | إنه يُدير شركته "كوساك" بقبضة من حديد وباروكة الفرق الموسيقية البيضاء، الذي يشبه كلب صائد الجوائز الملقى في مقلاة كبيرة. |
Cossack'e acil limuzin talebi geldi. Hala Jovi'den müşteri çalmak istiyor musun? | Open Subtitles | لدينا أمر من "كوساك" يجب تنفيذه بأسرع ما يُمكن، هل لازلت تريد سرقة زبائن (جوفي)؟ |
O John Cusack ben de Ione Skye'ım ve bunda hiçbir tuhaflık yok. | Open Subtitles | (إنها (جون كوساك وأنا (أيوني سكاي)، ولا يوجد أي شيء غريب بالأمر |