| Angelo, şimdiki işini yapmaya devam edersen yeni dirsek iki yıl bile dayanmaz. | Open Subtitles | أنجلو، لو إستمريت في وضعك الحالي، لن يجعلك كوع جديد تستمر لمدة عامين |
| Ve burada, pencere camında bir çatlak var tam da dirsek ya da yumruk hizasında. | Open Subtitles | وهنا... هذا اللوح الزجاجي به صدع على إرتفاع كوع أو قبضة |
| Bu morluğun şekli dirsek vuruşundan dolayı oluşacak gibi durmuyor. | Open Subtitles | شكل المدمة لا تبدوا أنها بسبب كوع |
| İnsanların görmek için millerce yol katettiği bir sol dirseği var. | Open Subtitles | لديها كوع أيسر يمكن للناس أن تراه من على بُعد أميال |
| Biyonik dirseğin bu kadar çok kaşındıracağını kim bilebilirdi? | Open Subtitles | من يعرف إذا إمتلكت كوع صناعي سيكون مثير للحك |
| Masanın tadı, Scully'nin su toplamış dirseğinin tadı gibi. | Open Subtitles | هذي الطاولة مذاقها كـ تقرحات كوع سكالي |
| Adamı tepe taklak oturtmak ya da... yüzüne sıkı bir yumruk indirmek. | Open Subtitles | كوع لطيف على الوجه أو لكمة في الوجه، |
| Hâlâ kafasi karisik olanlara anlatayim klozetin U kivrimli kismina bir boru sokarsaniz sinirsiz hava kaynagi elde edersiniz. | Open Subtitles | لمن ما زال مُتحيّر منكم إن قمت بوضع أنبوب عبر كوع المِـرحاض فسيكون لديك مصدر تنّفٌس لا ينتهي |
| Dedi ki: "Hayır, son üç gündür hayalet bir kolum yok yani, dirsek ağrısı yok, spazm yok, önkol ağrısı yok, tüm bu ağrılar da yok oldu. | TED | قال "كلا، الأيام الثلاث الماضية لم يكن لدي ذراع وهمية وبذلك لا ألم كوع وهمي، لا قبض، لا ألم ساعد وهمي، كل تلك الآلام ذهبت. |
| Blok geldi! Bağırsaklara bir dirsek! | Open Subtitles | اضرب, صد, كوع في الأمعاء |
| Faul vermeliydin hakem! Resmen dirsek vurdu! | Open Subtitles | كان لا بد أن تفعل شيئا إنها ضربة كوع يا (هاورد) |
| dirsek... dirsek... Karaciğer'e bir yumruk. | Open Subtitles | كوع , كوع ضربة في الكبد |
| - dirsek. | Open Subtitles | - كوع. |
| Çünkü erkeklerin dirseği memeye karşı duyarlıdır. Sadece memelere. | Open Subtitles | لأن حساسية كوع الرجل بالنسبة للثدي خصيصاً لا تصدق, وفقط للأثداء |
| Tenis dirseği mi? | Open Subtitles | كوع تنس ؟ |
| İyi haber, dirseğin çıkmamış. | Open Subtitles | الأنباء الجيدة ليس لديك كوع مكسور |
| dirseğin yerinden çıkmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أن لديك كوع مكسور |
| dirseğin yerinden çıkmış. | Open Subtitles | لديك كما يبدو توشح كوع حاد |
| Sen tenisçi dirseğinin insan versiyonusun. | Open Subtitles | أنت كوع تنس. |
| Hâlâ kafası karışık olanlara anlatayım klozetin U kıvrımlı kısmına bir boru sokarsanız sınırsız hava kaynağı elde edersiniz. | Open Subtitles | لمن ما زال مُتحيّر منكم إن قمت بوضع أنبوب عبر كوع المِـرحاض فسيكون لديك مصدر تنّفٌس لا ينتهي |