| Bir Duble Çizburger alacağım, büyük cips ve büyük kola. | Open Subtitles | سأخذ تشيزبرجر و بعض قطع البطاطس و كوكاكولا كبيرة الحجم |
| Bir çizburger istiyorum, içinde her şey olsun ve bir kola... patates kızartması, bir de salata lütfen. | Open Subtitles | أريد برجر بالجبنة و كل شىء به و كوكاكولا و بطاطس مقلية و سلاطة |
| Ama her şeyden önce sana viski soda ikram edeyim sana da kola. | Open Subtitles | أولاً. سأعطيك شراب سكوتش و صودا. وأريد أن أعطيكِ كوكاكولا اريدكم أن تكونوا في مزاج جيد. |
| Yeni kola,klasik kola,vişneli kola,diet kola,kafeinsiz kola? | Open Subtitles | كوكاكولا جديدة ، كوكاكولا عادية ، كوكاكولا خاليه من السكر؟ |
| Bu küçük köye gelince üstünde bir Coca-Cola şişesi olan bir kulübe göreceksiniz. | Open Subtitles | ثم سوف تصلون لهذه القرية الصغيرة.. هناك كوخ، على قمته علبة كوكاكولا كبيرة |
| Lezzet testlerinde hâlâ kolayı tokatlıyor musunuz? | Open Subtitles | هل مازلتم تهزمون كوكاكولا في اختبارات التذوق؟ |
| Bir Coca Cola'ya yetecek kadar param var ve... beni içeri buyur edecek gibi de gözükmüyorsun... | Open Subtitles | لدى مال يكفى لشراء كوكاكولا وحيث أنها غير موجودة أنتِ سوف تدعيننى للداخل |
| Hamburger, patates, kola ve limonlu puding. | Open Subtitles | هامبورجر, بطاطا مقلية كوكاكولا, وحلوي الليمون |
| Bir ton balıklı sandviç, bir de diyet kola sipariş ediyor. | Open Subtitles | 00 و تغادر في الـ 6: 00 تطلب تونة و كوكاكولا منخفضة السعرات |
| Bir Duble Bat Çizburger... patates kızartması ve büyük kola alacağım. | Open Subtitles | سأخذ تشيز برجر ذو طابقين و بطاطس كبيرة و كوكاكولا حجم كبير |
| Bir çizburger istiyorum, içinde her şey olsun ve bir kola... patates kızartması, bir de salata lütfen. | Open Subtitles | أريد برجر بالجبنة و كل شىء به و كوكاكولا و بطاطس مقلية و سلطة |
| Bana bir kola ikram eder, Rafa, basketbol ve matematik hakkında konuşuruz. | Open Subtitles | تقدم إلي كوكاكولا. نتحدث عن رافا وكرة السلة, وكيف كان سيئاً في الرياضيات |
| Bir hafta batakta kalırsak kola ya da Pepsi gelir ve birkaç kuruşa bizi satın alır. | Open Subtitles | ولو أغلقنا لأسبوع واحد كوكاكولا أو بيبسي سيأتون إلي هنا ويشترونا مقابل سنتات قليلة فوق الدولار |
| Arkadaşım Mathur'un eşinin kafasına kola şişesiyle vurdu. İnsanlar o günden sonra bizi ziyaret etmedi. | Open Subtitles | لقد ضربت زوجة صديقي ماتور على رأسها بزجاجة كوكاكولا |
| Ama kola başka birşeyi fark etti. Fark ettiler ki bölgenin insanları ürünü toptan alıp bu zor ulaşılan yerlerde yeniden satıyorlardı. | TED | لكن كوكاكولا لاحظت شيئاً. لقد لاحظوا أن السكان المحليين يأخذون المنتج، بشراؤه بالجملة ثم يعيدون بيعه في الأماكن النائية. |
| Şarap, viski hatta kola bile var. | Open Subtitles | وهناك نبيذ وويسكي وحتى كوكاكولا |
| Bir kola alabilir miyim? | Open Subtitles | أيمكننى تناول كوكاكولا من فضلك ؟ |
| Onu bir trigonometri sorusuyla başbaşa bıraktım ve bir kola gidip getirme bahanesiyle evde keşfe çıktım. | Open Subtitles | "ساعدته في مسألة رياضية في علم المثلثات, تحججت بأن أحضر كوكاكولا وكان عذراً لأستكشف المنزل. |
| - Biraz daha kola getirmek ister misin? | Open Subtitles | "هل تريد أن تذهب وتحظر لنا المزيد من ال "كوكاكولا |
| Eğer kola isterse, ver gitsin. | Open Subtitles | ،إن أرادَ كوكاكولا فقط أعطيه كوكاكولا |
| Coca-Cola'nın yönetim kurulu başkanı bunun yüzlerce ünitesini, gelişen dünyada, test etmeyi onayladı. | TED | وافق رئيس مجلس إدارة كوكاكولا للتو للقيام بإختبار كبير للمئات من الوحدات من هذا في العالم النامي. |
| 591 ml'lik bir şişe kolayı yakmak için bir çocuğun bir saat 15 dakika bisiklet sürmesi gerek. | Open Subtitles | لحرق 20 أونصة من كوكاكولا يجب على الطفل ركوب الدراجة لمدة ساعة و15 دقيقة |
| Coca Cola Başkanı ile SVP asla birlikte uçuş yapmaz. | Open Subtitles | الرئيس التنفيذى لشركة كوكاكولا . و شركة سفن أب لا يحلقان أبدا معا |