| 1895 yılında, Lord Kelvin havadan hafif uçan makinaların imkansız olduğunu söyledi. | TED | في عام 1895، أوضح اللورد كيلفين ان الآلات الطائرة التي تعتبر أثقل من الهواء هي من المستحيلات. |
| Yine daha nadir olanlardan Kelvin–Helmholtz bulutu. | TED | تعتبر سحابة كيلفين هلمولتز من السحب الأكثر ندرة. |
| Kelvin! Sana önceden de söylemiştim. Bu oyuncak değil. | Open Subtitles | كيلفين حذرتك ألا تلعب بها إنها ليست لعبة |
| Sakin ol, Calvin. Başında büyük bir çürük var. | Open Subtitles | إسترخى يا كيلفين, إن لديك كدمة كبيرة على رأسك. |
| Daha önce hiç mor iç çamaşırı görmemiştim Calvin. | Open Subtitles | أنا لم أرى ملابساً داخلية قرمزية من قبل يا كيلفين. |
| Benim için zahmete gerek yok, Calvin, hallederim ben. | Open Subtitles | ليس عليك أنت تستقيم من أجلي يا كيلفين لاباس |
| Desmond sahilde Kelvin tarafından bulundu ve Kelvinin bir bilgisayara her 108 dakikada bir kod girdiği yerin altında bir sığınağa götürüldü. | Open Subtitles | وجده رجل اسمه كيلفين أخذه الى ملجأ تحت الارض حيث كان كيلفن يدخل الكود في الكمبيوتر /i |
| Kris Kelvin'in ikinizden daha tutarlı olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | (أعتقد أن (كريس كيلفين أكثر ثباتاً على المبادئ من كلاكما |
| Kahretsin, Kelvin! Sana söylemiştim oyuncak değil bu! | Open Subtitles | كيلفين قلت لك ألا تلعب بهذه |
| Dünyanın çevresinde tek başıma bir yarıştaydım ve teknem kayalıklara bindirdi ve sonra Kelvin geldi. | Open Subtitles | كنت في سباق منفرد حول العالم و اصطدم قاربي بالشعب المرجانية و بعدها جاء (كيلفين) |
| Sonra Kelvin öldü ve ben burada tek başımayım. | Open Subtitles | و بعدها مات (كيلفين) و أنا هنا بمفردي الآن |
| Kelvin Ridgeway. | Open Subtitles | (كيلفين ريدجواي). ما مقدار معرفتك بالنقيب (رانكين) أيّها الرائد (فارناي)؟ |
| Ama Kelvin Ridgeway'de kesin bir şey var. | Open Subtitles | لكن (كيلفين ريدجواي) مذنب أكثر من كونه حقيرا. |
| - USS Kelvin, Yıldız Filosu üssünü arıyor. | Open Subtitles | إلى سفينة النجوم المتحدة (كيلفين) معكم قاعدة (ستار فلييت) |
| Kelvin, bu değerleri tekrar kontrol eder misiniz? | Open Subtitles | (كيلفين) ، هل راجعتم هذه البيانات جيداً؟ |
| - Calvin Klein'la gidiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | أنا ذاهبة مع كيلفين كلاين, أيضايقك هذا؟ |
| Calvin Klein denen şu serseri nerede? | Open Subtitles | جوى, أين هذا الأبله كيلفين كلاين؟ |
| Banka kayıtları, Calvin Winslow'un kulüp kapısında çalıştığına dair doğru söylediğini gösteriyor. | Open Subtitles | سجلات المصرف تظهر أنه يقول الحق بشأن العمل بواب في حانة " كيلفين وينزلو " |
| "Calvin Winslow kırmızı halıda Ashley Thomas ile birlikte." | Open Subtitles | " كيلفين وينلزو " يعيش حياة مرفهة على بساط أحمر مع " آشلي توماس " |
| "Calvin Winslow kırmızı halıda Ashley Thomas ile birlikte." | Open Subtitles | " كيلفين وينزلو " يعيش حياة مرفهة على بساط أحمر مع " آشلي توماس " |