| İki güzel gözü varmış. Ve babanı severmiş. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَها عينان جيدتان وهي أحبّتْ أبَّاكِ |
| Pek de sık görülmeyen bir şey yutmuş, ve de kasık biti varmış. | Open Subtitles | إبتلعتْ شيءَ بالأحرى غير عادي، وهي كَانَ عِنْدَها تُخربشُ. |
| Kadının elinde de iki tane market poşeti varmış. | Open Subtitles | أوه، وهي كَانَ عِنْدَها إثنان مِنْ حقائبِ دكاكينِ البقالة. |
| Bak, Fez benimle ilgili erotik rüya görmüş. | Open Subtitles | شاهدْ، فاس كَانَ عِنْدَها هذه يَحْلمُ الجنسُ بي. |
| Jackie, Fez benimle ilgili erotik rüya görmüş. | Open Subtitles | جاكي، فاس كَانَ عِنْدَها a يَحْلمُ جنسُ بي. |
| Üç gün önce doktorla randevusu varmış. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَها a تعيين الطبيبِ قبل ثلاثة أيام. |
| Çünkü onun da kilo sorunu varmış. | Open Subtitles | حَسناً، غلوريا إحساسي جداً لأن كَانَ عِنْدَها a مشكلة وزنِ مماثلةِ. |
| Mrs. Fairbourn, benim için bazı bilgileriniz varmış? | Open Subtitles | السّيدة Fairbourn، أنت قُلتَك هَلْ كَانَ عِنْدَها بَعْض المعلوماتِ لي؟ |
| Elizabeth'te de bir tane varmış. | Open Subtitles | إليزابيث كَانَ عِنْدَها واحد، أيضاً. |
| Genişletilmiş toksin testi sonucuna göre pizzasında ekstra bir malzeme varmış: | Open Subtitles | لجنة tox الكبيرة تَقُولُ بيتزاه كَانَ عِنْدَها طَبَقة إضافيةُ: Emetine. |
| Onun da silahı varmış. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَها a بندقية ملكِها. |
| Carla'nın astımı varmış. Bence kedi tüyü arabadan geldi. | Open Subtitles | (كارلا) كَانَ عِنْدَها ربو أعتقد شَعر القطّةَ الذي كَانَ في السيارة |
| Seninle aynı fikirde olanlar varmış demek ki. | Open Subtitles | (نقرات درفةِ آلةِ تصوير) يُشاهدُ مثل شخص ما كَانَ عِنْدَها نفس الفكرةِ. |
| Güzeldi. Arkadaşı varmış. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَها a صديق. |
| Yani, anladın işte, Fez benimle ilgili erotik rüya görmüş. | Open Subtitles | أَعْني، ' سبب، تَعْرفُ [هَمْس] فاس كَانَ عِنْدَها a يَحْلمُ جنسُ بي. |