| Üs, insanları dışarıda tutmak için tasarlandı, içeride tutmak için değil. | Open Subtitles | القاعده صممت لأبقاء الناس بعيداً عنها ، وليس فيها |
| İngilizleri dışarıda tutmak için Hollandalı göçmenlerin yaptığı gerçek duvara giden bir yolu izler. | Open Subtitles | الذي بنوه المستوطنون الهولنديين الأصليين لأبقاء البراطنيين خارجا |
| Adımı gazetelerden uzak tutmak için ne yapmalıyım? | Open Subtitles | ماذا علي فعله لأبقاء اسمي خارج الموضوع ؟ |
| Yoksa sadece onu kontrolde tutmak için kolay bir yol olduğu için mi? | Open Subtitles | أو انها مجرد وسيلة مريحه لأبقاء الأمور تحت السيطرة |
| Umduğun gibi bir hava bükücü olamadım, fakat dünyayı güvende tutmak için elimden geleni yaptım. | Open Subtitles | , لأنني لم أتحول إلى متحكم بالهواء مثلما تمنيت لكنني حاولت بأفضل ما لدي لأبقاء العالم آمنا |
| Katili içeride tutmak için yapımışlar. | Open Subtitles | موضوعة على هذه اللوحة لأبقاء القاتل محبوساً بداخلها |
| Sanırım, hırsızlık ve Phoebe'nin infazı Louis Bowman'i hapiste tutmak için yapıldı. | Open Subtitles | اشك بان عملية السطو وقتل فيبي تم ارتكابها لأبقاء لويس بومان |
| İnsanları uzak tutmak için bir patlama ayarlıyorsanız, yarım yamalak yapamazsınız. | Open Subtitles | "عندما تقوم بصنع إنفجار" "لأبقاء لأشخاص خلفك" "لا يمكنك أن تتساهل بالامر" |
| Denetimler, onların diş fırçalarını temiz tutmak için. | Open Subtitles | لأبقاء فرش أسنانهم نظيفة للتفتيش |
| Sadece Bo'yu güvende tutmak için yaptım. | Open Subtitles | لقد فعلت هذا لأبقاء (بو) آمنة |