| Borç vermezdi. Ama belki satmam için biraz esrar verebilirdi. | Open Subtitles | هو لن يُعيرني شيئً، لكنّه قد يعطيني بعض الماريوانا لأبيعها |
| Yemek için para bulmam gerekti Birkaç şey satmam gerekti | Open Subtitles | يجب أن أتدبر نقود لشراء الطعام أحتاج أشياء لأبيعها |
| Beni rahat bırak. Bana para lazım. Resmi ver de satayım. | Open Subtitles | دعيني و شأني، أحتاج للمال أعطيني اللوحة لأبيعها |
| Beni rahat bırak. Bana para lazım. Resmi ver de satayım. | Open Subtitles | دعيني و شأني، أحتاج للمال أعطيني اللوحة لأبيعها |
| Bir gece kalem yapıp satmak için tavus kuşu tüyleri yoluyordum, goril Garry'nin yemek işareti yaptığını fark ettim. | Open Subtitles | وكنت أنقب ريش الطاووس ذات ليلة لأبيعها كأقلام (عندما انتبهت أن الغوريلا (غاري يقوم بإشارة الطعام |
| - Bak satmak için müşteriye ihtiyacım var. | Open Subtitles | -أريد هذه العقود لأبيعها |
| Satacak bir ruhum yok. | Open Subtitles | وليس لدي روح لأبيعها |
| Hayır. Altı haftalık deneme sürecinden sonra satmam için ilaç verecekler. | Open Subtitles | لا، ولديّ 6 أسابيع للتدرّب قبل أن يقوموا بإعطائي أيّ مخدارتٍ لأبيعها. |
| Bu telefonları satmam için mi vereceksiniz? | Open Subtitles | إذن ستعطيني هذه الهواتف لأبيعها ؟ |
| Satacak soslarım var benim! | Open Subtitles | لدي بعض الصلصة لأبيعها. |