| Kıçımın üstüne oturup TV seyretmek için para ödemeyi tercih ederdim. | Open Subtitles | اتمنى ان اتقاضى راتب لأجلس على مؤخرتي واشاهد التلفاز |
| Korkarım bundan daha fazlası gerekecek ve oturacak bir yere ihtiyacım var. | Open Subtitles | أخشى أنّ ذلك سيتطلب براعة أكبر بقليل، وسأحتاج إلى مكان لأجلس فيه. |
| Sanırım gidip o yabancı öğrenciyle oturacağım. | Open Subtitles | .. أعتقد سأذهب لأجلس مع طالب التبادل الأجنبي |
| Birisi bana bunları öğretmeseydi, burada oturuyor olmazdım, değil mi? | Open Subtitles | أعني, أنني لم أكن لأجلس هنا لو لم يعلمني أحدهم |
| Bacaklarım harap olmuş olmasa daha bile dik otururdum. | Open Subtitles | كنت لأجلس بطريقة مستقيمة أكثر لو أن ساقاي لم تتكسر |
| Ben onunla oturmazdım, ki ben de üvey babamı öldürdüm. | Open Subtitles | ما كنت لأجلس معه , برغم أني قتلت أبي |
| Danny, oturabileceğim bir yerin var mı? | Open Subtitles | (داني)، ألديك مكان لأجلس فيه؟ |
| Kıçımın üstünde öylece oturup NCIS'in Washington'dan gelmesini bekleyemezdim. | Open Subtitles | لم أكن لأجلس و أنتظر قدوم مركز التحقيقات من العاصمة |
| Belki de oturup bir kez daha düşünmem gerekiyor. | Open Subtitles | حسناً , ربما أريد القليل من الوقت لأجلس وأدرس الأمر |
| Bu arada ben de yalnız başıma oturup hayatımın ne kadar berbat olduğunu düşünme fırsatı bulayım. | Open Subtitles | كما أن هذا سيمنحنى الفرصة لأجلس هنا بمفردى لأتَدَبَّرَ كيف أن حياتى باتت على هذا النحو المريع |
| Bir cep telefonum ve oturacak bir yerim olduğu sürece de batmam. | Open Subtitles | لم أنتهى بعد , طالما مازلت أمتلك هاتف و سيارة لأجلس عليها |
| oturacak yerim yok, ayaktayken söyle. | Open Subtitles | ليس لدي مكان لأجلس فيه أخبرني و أنا واقف |
| Onun için gidip Rory ile veli toplantısında oturacağım. | Open Subtitles | لذلك, سأذهب لأجلس مع روري في يوم الآباء |
| Oysa herkes öleceğini biliyordu. Ben banyoda oturacağım. | Open Subtitles | سأذهب لأجلس في الحمام |
| Yerinde olsam, bir daha limuzine bindiğimde arkada oturuyor olurum. | Open Subtitles | لو كُنت بمكانك في المرة القادمة، لأجلس على المقعد الخلفي لليموزين |
| Ve eğer o olmasaydı, herkes olmasaydı bugün burada oturuyor olamazdım. | Open Subtitles | ولولاه، ولولاهم جميعًا ما كنت لأجلس هنا معك اليوم |
| Gösteriye dahil olacağımı bilseydim daha yakına otururdum. | Open Subtitles | كنت لأجلس في مكان أقرب لكن .علمت أنني سأكون جزءاً من العرض |
| Gösteriye dahil olacağımı bilseydim daha yakına otururdum. | Open Subtitles | لو علمت أنني سأكون جزء من العرض لوكنت لأجلس بمكان أقرب |
| Ama başka hiçbiryerde de oturmazdım. | Open Subtitles | لكني ما كنت لأجلس فى أي مكان غيره |
| Eğer masada başka biri daha olsaydı, Art, oturmazdım. | Open Subtitles | إن كان شخص ما على الطاولة " آرت " لم أكن لأجلس |
| Danny, oturabileceğim bir yerin var mı? | Open Subtitles | (داني)، ألديك مكان لأجلس فيه؟ |
| Biliyor musun, düşündüm de, Karanlık bir odada bir öğretmenin yanında oturmaya hevesli değilim. | Open Subtitles | أتعرف،بعدالتفكير.. أنا لستُ متشوقة لأجلس في غرفة مظلمة مع مُدرّس. |
| Biliyorum burada yeniyim, fakat bana burada oturayım ve güzel görüneyim diye para verdiğinizi sanmıyorum. | Open Subtitles | لكنني لا اعتقد انك وظفتني لأجلس في الجوار و أبدو جميلاً |
| Oraya koştura koştura susup oturmak için gitmedim. | Open Subtitles | تعتقد اني حركت جسمي و قطعت نصف المدينة لأجلس عنده بصمت |