| Ve onu ilk almaya geldiğimiz yer, şehir morgu oldu. | Open Subtitles | والمرة الأولى التي ذهبنا لأخذها تم إرسالنا إلى مشرحة الولاية |
| Eğer kilitlenmeye değiyorsa, almaya da değer. | Open Subtitles | إن كانت مبالغ فى إخفائها فهى نفيسة لأخذها |
| Jimmy için bir şeyler almaya geldim. | Open Subtitles | جأت فقط للحصول على بعض المادة الدافئة لجيمي لذا سأذهب لأخذها من فوق |
| Çünkü her köşenin ardında bunu elinizden almak için bekleyen bir şeyler vardır. | Open Subtitles | يجب أن تتمتع بها، لأن في كل زاوية هنالك شيءٌ ينتظر لأخذها منك بعيداً |
| Ayağına kadar gelip rica ediyorum. Elinden almak zorunda bırakma. | Open Subtitles | أنا آتيت إليك وأطلب منك وملتمسًا، فلا أريد أن أضطر لأخذها منك |
| Sen sakla, ben lazım olunca gelir alırım. | Open Subtitles | احتفظ بها لفترة سأمر لأخذها عندما أحتاجها |
| Aileme götürmek için bir düzine karışık paketlenmiş alacağım. | Open Subtitles | دزينة متنوعة لي لأخذها إلى عائلتي بالمنزل |
| Ama ben bu riski almaya hazırım. | Open Subtitles | وإن يكن، هذه المخاطرة أنا على يقين أنك على استعداد لأخذها |
| Çünkü sömestr sona erince onu almaya geleceğim. | Open Subtitles | بسبب ان الفصل الدراسي يقترب من نهايته وسوف اعود لأخذها |
| Kendisini almaya evine gittim, ama kapıyı açmadı. | Open Subtitles | لقد ذهبت الى بيتها لأخذها معي لكنها لم ترغب بأن تفتح الباب |
| Onları, müzede kilitli halde bulabilir. Muhafızları, birazdan onları almaya gelecek. | Open Subtitles | يمكنه أن يجد الأماس محصن في المتحف سيأتي الحرس لأخذها بأيّ لحظة |
| Annesi okuldan almaya gelmediği için... eve tek başına gitmeye ve yolu bulmaya çalışan... küçük bir kız hakkındaydı. | Open Subtitles | كان يحكي قصة فتاة لم تأت أمها لأخذها من المدرسة، فحاولت العودة إلى المنزل بمفردها ،ومعرفة الطريق. |
| evsiz, sanırım... neredeyse benim kaputun üstüne atladı, ve onlar almaya geliyor diye bağırmaya başladı. | Open Subtitles | مشّردة على ماأظن ، لقد أوشكت على الاصطدام بي وبدأت بالصراخ، أنّهم قادمون لأخذها |
| Ya da kız arkadaşına aittir, o almaya hazır olana kadar orada tutmak için kiralamıştır. | Open Subtitles | أو السجّادة تنتمي لخليلته، حيث طلبت منه، إبقاءها في المخزن حتى تكون مُستعدّة لأخذها. |
| Bir kaç saat önce ufaklığı bana bırakıp sonra onu almaya geleceğini söyledi. | Open Subtitles | ، لقد تركت معيّ الصغيرة . وقالت أنّها ستأتي لاحقاً لأخذها |
| Temsilci, o elmasları almak için geliyor buraya geldiği zaman ise ona doğruyu söyleyeceğim. | Open Subtitles | المندوب بطريقه لهنا لأخذها وعندما يصل، سأخبره بالحقيقة |
| Evet, yanımda. Listeyi istiyorsan gelip almak zorundasın. | Open Subtitles | أجل, أنا أمتلكها حالياً هنا إذا كنت تريدها فعليك المجيء لأخذها |
| İlk yardım ekibi bunu kafatasından çıkarmak zorunda kalmasın diye, bunu onun elinden almak zorunda kaldım. | Open Subtitles | .. هذه ما اضطررت لأخذها من يده حتى لا تحتاج أنت إلى مسعف ليخرجها من جمجمتك |
| Dinle, bütün malzemelere bir arada hazırlarsan, dersten döndüğümde senden alırım. | Open Subtitles | إسمعي ، إذا أحضرتِ جميع المكونات . سوف آتي لأخذها بعد الصف |
| Siz yaşlılar arkanıza yaslanıp tüm paranızı çalmamıza izin verirseniz ben de seve seve paranızı alırım. | Open Subtitles | نعم، إذا كنتم كبارا في العمر ليس عليكم إلا الجلوس خلفا ونحن سنقوم بسرقة أموالكم كما تعلمون، سأكون أكثر من سعيد لأخذها |
| Sanırım doğru. Onu bugün alacağım. | Open Subtitles | هذا صحيح، أعتقد انني سوف أذهب لأخذها اليوم |
| Gelip onu almamı istiyordu. Uyuşturucu batağına saplanmıştı. | Open Subtitles | طلبت مني أن آتي لأخذها كانت متورطة في الإدمان السيء |
| 084476732 Alması için birini yollayabilirim. | Open Subtitles | 08-44-76752 بإمكاني إرسال شخص ما لأخذها |