| Kötü bir zamanda mı geldim? Çok üzgünüm. düzeltmek için elimden geleni yapacağım. | Open Subtitles | هل هذا وقت سئ؟ أنا آسف جداً سوف أفعل أي شئ لأصحح الأمور |
| Bu benim için bir şans bu insanlar arasındaki statümü düzeltmek için. | Open Subtitles | لكنه حقًّا العكس، إنها فرصة لي لأصحح وضعي مع أولئك الناس. |
| Bunu düzeltmek için elimden geleni yapacağım söz veriyorum. | Open Subtitles | أعدكِ بأن أفعل كل ما في طاقتي لأصحح هذا. |
| Kader beni farklı yerlere farklı zamanlara gönderdi. Ölmeden önce bazı yanlışları düzeltmem için. | Open Subtitles | لقد ارسلني القدر إلي أماكن مختلفة وأوقات مختلفة لأصحح اخطائيّ قبل موتي |
| Onu o kadar içten sevdim ki yaptığı hatalar düzeltmem için bir fırsattı adeta bana. | Open Subtitles | لقد أحببته بشكل كبير لذلك، فإنّ الأشياء التي أخطأ بها كانت تعد فرصًا لي لأصحح الأمور |
| Ama işin aslı bu değil. Bu bana o insanlarla durumumu düzeltme şansını verecek. | Open Subtitles | لكنه حقًّا العكس، إنها فرصة لي لأصحح وضعي مع أولئك الناس. |
| Buna inanamıyorum. Bunu yapmak için bir şansım olabilir mi? | Open Subtitles | لا أصدق هذا، أيمكنني أن أحصل على فرصة أخرى لأصحح ما فعلته؟ |
| Sanırım benden artık yok. Fakat bunu düzeltmek için buradayım. | Open Subtitles | ليس انا بعد الآن ، علي ما اعتقد لكني هنا لأصحح ذلك |
| Ve ben bu düzeltmek için buradayım Izlemek için Oaidkm | Open Subtitles | و أنا هنا لأصحح هذا لأعيدكم للمسار |
| Bu bunu düzeltmek için bir şans. | Open Subtitles | هذه فرصتى لأصحح الأمور |
| Sadece işleri düzeltmek için. | Open Subtitles | فقط لأصحح كل شئ |
| Durumu düzeltmek için her şeyi yaparım. | Open Subtitles | كل شيء لأصحح الأمر. |
| Lütfen, bunu düzeltmek için bir şans ver. | Open Subtitles | أرجوكي أعطيني فرصة لأصحح هذا |
| Bu durumu düzeltmem için ne yapmam gerekiyorsa onu yaptım. | Open Subtitles | هذا ما كان علي فعله لأصحح الأمور. |
| Lütfen bana düzeltmem için bir şans daha ver? | Open Subtitles | هل يمكنكِ أعطائي فرصة لأصحح ذلك؟ |
| Durumu düzeltmem için ne yapmam gerekiyor? | Open Subtitles | ماذا سيكلفنى لأصحح الامر ؟ |
| Ama benimkini düzeltme şansım olabilir. | Open Subtitles | لكني قد تتاح لي الفرصه لأصحح خطأي |
| Jackson, şükürler olsun ki sonunda her şeyi düzeltme şansı geçti elime. | Open Subtitles | (جاكسون)، أحمد الخالق لأن الفرصة سنحت لي لأصحح الأمور |
| Bu şeyi doğru yapmak için ne yapabilirim? | Open Subtitles | ماذا أفعل لأصحح الأمور؟ |
| Bunu yapmak için istediğim kadar vaktim var. | Open Subtitles | لديّ وقت مديد لأصحح الأمر. |
| Bunu yapmak için istediğim kadar vaktim var. | Open Subtitles | لديّ وقت مديد لأصحح الأمر. |