| İnsanların sadece %20'si bu mesajı arkadaşlarına gönderdi. | TED | فقط 20 بالمائة من الناس أرسلوا رسالة لأصدقائهم. |
| Bir etki olmadan dağıttıklarında en fazla çıkartmayı en iyi arkadaşlarına verdiler. | TED | ما قبل التدخل، أعطوا أغلبها لأصدقائهم المفضلين. |
| Birçoğu ailelerine mektup yazarak arkadaşlarına verdi. Böylelikle onlar bu mektupları, sahiplerine ulaştırabilecekti. Bir tür elveda mektubuydu. | Open Subtitles | بعض الجنود صغيرى السن كتبوا خطابات وداع لأبائهم وسلموها لأصدقائهم فى حال ما لم يعودوا |
| - Evet, onlara arkadaşları için hediye alıp almadıklarını sorun. | Open Subtitles | أسألهم إن كانا أحضرا هدايا تذكارية لأصدقائهم |
| Ordunun çağrısını reddedenler ise ailesi ve arkadaşları için utanç kaynağı oluyorlardı. | Open Subtitles | أولئك الذين رفضوا نداء الجيش جلبوا الخزى والعار لأصدقائهم وذويهم |
| Bunu anlaman çok güç olabilir belki... ama arkadaşlar birbirlerinden karşılık beklemez. | Open Subtitles | أتعرف، قد تكون هذه فكرة صعبة عليك لكن الأصدقاء ليس عليهم الدفع لأصدقائهم |
| Bunun olmasından nefret ediyorum. - Ve sürekli olarak arkadaşlarını oynatmak isterler. | Open Subtitles | ــ كم أكره ذلك ــ ودائماً ما يعطون أدواراً لأصدقائهم |
| ...arkadaşlarının onları ki eğer hala varsa karanlıkta görmeleri için. cesetlerin üzerine mumlar yaktılar. | Open Subtitles | وضعوا شموعا على الجثث حتى يمكن لأصدقائهم لو كان لديهم أصدقاء أن يتعرفوا عليهم فى الظلام |
| İnsanlar benim aptallık seviyem hakkında mailler yazıp diğer arkadaşlarına gönderecekler. | Open Subtitles | سيكتب الناس قصصاً عن غبائى ويرسلوهم لأصدقائهم |
| arkadaşlarına üzülmelerinin, ve hedef tahtası olarak kullanılmalarının yanında, ters davranışlarından anladığım kadarıyla, patronlarının soruşturmaya FBI'ı dahil etmelerinden memnun değiller. | Open Subtitles | تعرف,عدا عن الحزن الواضح لأصدقائهم الميتين و خوفهم من أن يتم أستخدامهم كأهداف تدريبية |
| Gerçekten bağış yaptıklarını arkadaşlarına ve ailelerine göstermek için bunları giyiyorlar. | Open Subtitles | هم يرتدونها ليظهروا لأصدقائهم وعائلاتهم أنهم أعطوا حقا لمؤسسة خيرية |
| Arkadaşlarınla konuşmanı istiyorum sonra onlar da arkadaşlarına söyleyecek. | Open Subtitles | أريد منك أن تقولي لأصدقائك وهم يقولون بعدها لأصدقائهم, |
| Sonra da AVM'ye giderken arkadaşlarına bunu mesaj atıyorlar. | Open Subtitles | و من ثمّ يرسلون لأصدقائهم بشأن ذلكأثناءطريقهمإلى المركزالتجاريّ. |
| Yakalanıp asılmadan önce sayısız adamı katledip arkadaşlarına yedirmişler. | Open Subtitles | ذبحنَّ عدد لا يًحصى من الرجال وقدمن لحمهم لأصدقائهم قبل أن يُقبض عليهن، ويُشنقن لجرائمهن |
| Beni hatırlatacak şeyler alıyorlar. Ya da arkadaşlarına göstermek için. | Open Subtitles | إنهم يأخذون أشياء ليتذكروني بها، أو ليَرونها لأصدقائهم. |
| arkadaşlarına şöyle diyebilmek isterler: | Open Subtitles | يريدون بأن يكونوا قادرين على القول لأصدقائهم |
| arkadaşlarına hiç yemek yapmamak canını yaktı, değil mi? | Open Subtitles | هل إعتقدت أن الطباخين لا يطهو لأصدقائهم, و انت كذلك |
| Elbette, arkadaşları için parti vermeyen insanları göremiyorum. | Open Subtitles | بالطبع لا أستطيع رؤية الناس الذين ليس لديهم حفلات لأصدقائهم |
| Kimse, arkadaşları için hayatını verenden daha çok sevgi bulmaz. | Open Subtitles | لا أحب اعظم من الذين ضحوا بحياتهم لأصدقائهم |
| Özür, sadece arkadaşlar arkadaşları üzdüğünde gerekli olur. | Open Subtitles | الإعتذار يكون فقط عندما يسئ الأصدقاء لأصدقائهم |
| arkadaşlar birbirlerinin mutlu olmasını ister. | Open Subtitles | الاصدقاء يريدون لأصدقائهم أن يكونو سعداء |
| Sence, bütün arkadaşlarını bowlinge davet ettiklerini bildiğimizin farkında değiller mi gerçekten? | Open Subtitles | هل تظنين إنهم يعلمون بإننا نعلم بدعوتهم لأصدقائهم الى البولينق؟ |
| arkadaşlar arkadaşlarının aptal mesaj atmasına izin vermez. | Open Subtitles | الأصدقاء لا يسمحون لأصدقائهم نص غبي. |