| İşe giderken bir uğrayıp durumlar nasıl diye bakayım dedim. | Open Subtitles | لقد فكرت بالمرور بكم في طريقي للعمل، لأطمئن على حال الجميع. |
| Ama şimdi hayattasın. Ve ameliyattan sonra, seni kontrole geldiğimde, hala hayatta olacaksın. | Open Subtitles | لكنكِ مازلتِ حية , لذا عندما أعود لأطمئن عليكِ بعد الجراحة |
| - Selam! Ufaklık nasıl oldu diye bakmaya geldim. - İyi. | Open Subtitles | ــ مرحباً جئت لأطمئن على الطفل ــ إنه بخير, أفضل حالاً |
| kontrol etmeye gittiğimde arka taraftan çıktıklarını gördüm. Bir adam. | Open Subtitles | ذهبت لأطمئن عليهم فرأيتهم يخرجون من الخلف |
| Sizi kontrol etmek için arıyorum çünkü beni aramadınız. | Open Subtitles | بأى حال, لقد اتصلت لأطمئن عليكم لأنك لم ترد على. |
| Ama dinle, Tavuk ve ördeğin ne yaptığını sormak için aramıştım? | Open Subtitles | لكن ،اسمعي ،لقد اتصلت لأطمئن علي حال الفرخ و البطة. |
| Biliyorum daha önce meşguldün ve ben de bazı hastalara bakmak zorundaydım | Open Subtitles | أعرف اتك كنت مشغول من قبل وانا جئت لأطمئن على بعض المرضى |
| Seni görmeye ve "ricottayı" vermeye geldim. | Open Subtitles | مررت لأطمئن عليكي و أجلب لكي الفطيرة |
| Bay Joyce burada olduğu sürece tabii ki. Geri gelip, nasıl olduğunuza bakacağım. | Open Subtitles | مادام السيد جويسى هنا, فسأذهب, وسوف اعود لاحقا لأطمئن عليك |
| Arayıp Lauren'ın evinde her şeyi yolunda mı diye bakayım, sonra... | Open Subtitles | ربما يجب علي الإتصال بها لأطمئن عليها ..وبعدها سأقوم بـ |
| Ama bir arayıp bakayım ne yapıyor diye. | Open Subtitles | ومع ذلك يجب ان اتصل به لأطمئن علي حاله |
| Gelip nasılsın diye bir bakayım dedim. Gergin misin? | Open Subtitles | جئت لأطمئن عليك، هل أنت متوتر؟ |
| Pekala, neyse, seni kontrole gelmiştim yani, gitsem iyi olur. | Open Subtitles | حسنٌ، لقد مررت لأطمئن عليكِ وحسب، لذا يجب أن أذهب الآن. |
| kontrole geleceğim, tamam mı? Her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | سأعود لأطمئن عليه , أوكي كل شيء سيكون بخير |
| Sana bakmaya geliyordum. İyi misin şimdi? | Open Subtitles | لقد أتيت لأطمئن عليك فحسب أتشعرين بتحسن ؟ |
| Daha iyi olup olmadığınıza ve bir şey isteyip istemediğinize bakmaya geldim. | Open Subtitles | أتيت لأطمئن عليكي و لأرى إن كنت في حاجة لشيء. |
| Tam yatıyordum ki kafama takıldı ve paltomu giyip sizi kontrol etmeye geldim. | Open Subtitles | ذهبت إلى السرير ولكن حدسي قال لي أن أخلع معطفي ، وأصعد لأطمئن عليك. |
| Sizi kontrol etmek için arıyorum çünkü beni aramadınız. | Open Subtitles | بأى حال, لقد اتصلت لأطمئن عليكم لأنك لم ترد على. |
| Ama dinle, Tavuk ve ördeğin ne yaptığını sormak için aramıştım? | Open Subtitles | لكن، اسمعي، لقد اتصلت لأطمئن علي حال الفرخ و البطة |
| Şey, gelip sana bakmak için muson yağmurlarına karşı geldim. | Open Subtitles | ظننت أني سأشرف الزيارة الموسمية لك لأطمئن عليك |
| Tamam, sorun yok, ben sadece senin nasıl olduğunu görmeye geldim. | Open Subtitles | لا بأس ، لقد أتيتُ فقط لأطمئن عنكِ |
| Yukarı çıkıp iyi mi diye bakacağım. | Open Subtitles | سوف أصعد للطابق العلوي لأطمئن على الساكن |
| Natali sen kralın ailesini karşıla ben Kevin'ı kontrol edeceğim. | Open Subtitles | ناتالي, اذهبي للعائلة الحقيقيّة انا سأذهب لأطمئن على كيفن |
| Benim içeri girip durumuna bakmam lazım. | Open Subtitles | أسمعي , سأعود الى الداخل لأطمئن عليها |
| Ama iyi olduğundan emin olmak için gece telefon ettim. | Open Subtitles | لكني أتصلت به في تلك الليلة لأطمئن أنه بخير |
| O şu anda ameliyatta. Aşağı inip onu kontrol edeyim. | Open Subtitles | أنه يقوم بعملية جراحية, سوف أذهب لأطمئن عليه |
| Yerleşeyim onu kontrol ederim, sonra siz de beni gelişmelerden haberdar edersiniz. | Open Subtitles | سأستريح قليلاً ثم سأصعد إليها لأطمئن عليه وأنتم يا رفاق أعلموني بأخر المستجدات |