| Hayatım boyunca burada yaşadım. Adımı ve ailemi düşünmek zorundayım. | Open Subtitles | انا عشت هنا طوال حياتي لدي اسمي وعائلتي لأفكر بشأنهم |
| Rohit, düşünmek için zamana ihtiyacım var, bence senin de olmalı. | Open Subtitles | روهيت , أنا بحاجة لبعض الوقت لأفكر وأنت بحاجة إليه أيضا |
| Ve 8 saatlik uykusuz geçen yolculuğum sırasında düşünecek çok zamanım oldu. | TED | حسنا، لدي وقت طويل خلال الثمانى ساعات لأفكر فيه دون أن أنام |
| Bırak budamayı, ağaçlarımı düşünmeye bile vaktim olmadı. | Open Subtitles | لم يكن هناك وقت لأفكر فى أشجارى ناهيك عن أن تكون مجردة |
| düşünmem gereken bir sürü iş ve SAT sınavlarım var. | Open Subtitles | لدي في الواقع الكثير من العمل واختبارات التقييم لأفكر بها |
| Evet, yatıp uyuyacaktım. Ama aklıma başka şeyler soktun. | Open Subtitles | أعتقدت ذلك أيضا لقد أعطيتني شيئا لأفكر به |
| Özür dilerim Daha iyisini düşünmek için yeterince zamanım yoktu. | Open Subtitles | أنا آسف، لم يكن لدي وقت لأفكر في خطة أفضل |
| Ve bu düşünmek için belki bencilce, ama bu yetiştirildiğim düşünce tarzı. | TED | و ربما هذا امرا أنانيا لأفكر فيه, و لكن هذا ما تربيت عليه |
| Bana düşünmek için 24 saat verebilir misiniz? Tabii. | Open Subtitles | أتسائل هل يمكنك أن تمهلني يوماً كاملاً لأفكر في الأمر؟ |
| Bu masaya çakılı kalmak bana, düşünecek bolca zaman sağladı. | Open Subtitles | الجلوس على ذلك المكتب أتاح لي الكثير من الوقت لأفكر |
| Yarın takılırız, böylece uzun bir otobüs yolculuğunda düşünecek bir şeyim olur. | Open Subtitles | سنلتقي غدا.. عندي شيئ جميل لأفكر به في الحافلة |
| Bana düşünecek bir şey verdiniz ve beni eğlendirdiniz. | Open Subtitles | لقد قدمتِ لي الكثير لأفكر به و قمتِ بإمتاعي كثيرا. |
| Bu söyledikleriniz beni düşünmeye sevk etti. | Open Subtitles | لقد ألهمتوني بالكثير من الأشياء لأفكر بها حقاً, يا بنات |
| Daha ben ne yapacağımı düşünmeye fırsat bulamadan, yaşlı bir rahip gelip cesede el koydu. | Open Subtitles | وقبل حتي أن أجد الوقت لأفكر في ماهيته جاء قس عجوز و حصل علي جثته |
| düşünmem için bir dakika verin. Ateş hattından uzaklaş. | Open Subtitles | إعطنى لحظه لأفكر جيدا أخرجى من منطقة النار |
| Eğer durum böyleyse, bunları birkaç dakika iyice düşünmem senin için bir sorun olmaz. | Open Subtitles | لو كان الأمر هكذا فلن تمانع لو أخذت بضعة دقائق لأفكر فى الأمور |
| - Bu hiç aklıma gelmezdi. - Benim de birden geliverdi zaten. | Open Subtitles | ما كنت لأفكر بهذا أبدا خطرت هذه الفكرة ببالي للتو |
| Sanırım bu gece birinin seni... ..ziyarete geleceğini bilmek istersin. Uyumak hakkında iki kere düşünürdüm. | Open Subtitles | أظن أن أحداً سيزورك الليلة كنت لأفكر ملياً قبل النوم |
| Herşey çok çabuk oldu. düşünme fırsatım olmadı. | Open Subtitles | كل شيء كان يحدث بسرعة لم يكن لدي الوقت لأفكر |
| Ne kadar aptalım ki, Las Vegas'ta parayı vuracağımızı düşündüm. | Open Subtitles | أي حمقاء كنت لأفكر اننا يمكن الانفاق بلاس فيجاس |
| Artık korkmak istemiyorum. düşünmeme izin ver. | Open Subtitles | ـ أنا لا أريد أن أكون خائف بعد الآن ـ فقط أعطني دقيقة لأفكر |
| * Tatlım, biraz düşüneyim * * Biraz düşüneyim * | Open Subtitles | * أنام لأفكر بذلك * * حبيبتي حبيبتي، دعيني أنام لأفكر بذلك * |
| Birkaç ay önce, düşünmezdim bile. | Open Subtitles | , منذ عدة أشهر لم أكن لأفكر حقاً بشأن هذا |
| Kizimi düsünmek için resme ihtiyacim yok. | Open Subtitles | لا أحتاج إلى صورة لأفكر في ابنتي |
| Kendim ve teşkilat hakkında düşüneceğim bolca zamanım oldu ve farkettim ki duygusal bağlar olduğu sürece bu işi yapamam. | Open Subtitles | كان لدي الكثير من الوقت لأفكر بنفسي والوكالة وأدركت أنني لا أستطيع أن أفعل هذا العمل الذي لديه ارتباط بالعواطف |
| Ne bileyim, mesela sincap yakalamak istiyorsam sincap gibi düşünmeliyim. | Open Subtitles | لذا لا أعلم ، إن كان أحاول إمساك لنقل مثلا سنجاب كنت لأفكر مثل السنجاب |