| Dünyadaki tarım alanlarının 1/3'ü toprak bozulmasından dolayı kullanılmaz durumda ve beslememiz gereken boğaz sayısı artıyor. | Open Subtitles | ثلث الأراضي الزراعية في العالم الآن أصبحت غير صالحة بسبب تدهور التربة. و مع ذلك نستمر في إنجاب أفواه لإطعامها. |
| Burada en zayıfımızın ben olduğunu ve hepinizin bir boğaz azalsın diye ölmemi beklediğinizi biliyorum. | Open Subtitles | كلنا نعلم أنني أضعف واحدة هنا وأنت فقط تنتظرني لأموت ليكون هناك أفواهٌ أقل لإطعامها |
| Onu çocuk gelin olarak alırsak yine de birkaç sene boyunca beslememiz gerekir. | Open Subtitles | إذا نشتريها كطفل عروس، سنظل نحتاج لإطعامها لبضع سنوات. |
| Gitmeden belki de onu birkaç havuçla besleyebilirim diye umuyordum. | Open Subtitles | كنتُ آمل أنّه ربّما يمكنني الذهاب لإطعامها بعض الجزر قبل أن نغادر. |
| Gitmeden belki de onu birkaç havuçla besleyebilirim diye umuyordum. | Open Subtitles | كنتُ آمل أنّه ربّما يمكنني الذهاب لإطعامها بعض الجزر قبل أن نغادر. |
| Bir kaç dakika önce onu beslemeye gittim. | Open Subtitles | لقد ذهبتُ لإطعامها منذ دقائق قليلة |
| Ve beslenecek çok sayıda aç boğaz var. | Open Subtitles | وهناك العديد من الأفواه الجائعة لإطعامها |
| Sezon dışında doyuracak çok boğaz var. | Open Subtitles | هُناك العديد من الأفواه لإطعامها أثناء توقف الموسم |
| Besleyecek çok fazla boğaz var. Nasıl yavaşlayabilirim? | Open Subtitles | .يوجد الكثير من الأفواه لإطعامها كيف ليّ أنْ أتمهل؟ |
| - Ve onu beslemeye. Onu beslemek zorunda olduğumuzu unutma. | Open Subtitles | وأطعمها لا تنسى أننا بحاجة لإطعامها |
| Bu sadece sayılarını arttırır ve beslenecek daha çok boğaz anlamına gelir. | Open Subtitles | و سيكون هناك المزيد من الأفواه لإطعامها |