| Anne iştahlıyım biliyorum ama küçük bir orduyu doyuracak kadar yiyecek almışsın. | Open Subtitles | أمي , أعلم بأن لدي شهية كبيرة , ولكن لديك طعام هنا كافي لإطعام جيش صغير |
| İçeride bir orduyu doyuracak kadar yiyecek var. | Open Subtitles | إنها لا تمزح يوجد هناك طعام كثير كافي لإطعام جيش |
| Bir hafta önce eşinizde nakit para yoktu ama şimdi siz bir orduyu doyuracak kadar alış-veriş yapıyorsunuz. | Open Subtitles | قبل أسبوع زوجتك... لم يكن معها نقود والآن فجأة أجدك تتسوق... لإطعام جيش من الناس. |
| Burada, buyrun. Bir orduya yetecek kadar yiyecek var. | Open Subtitles | مدوا أيديكم فهناك من الطعام ما يكفي لإطعام جيش |
| orduya yetecek kadar sebze meyve var. Senin bizden daha çok ihtiyacın var bunlara. | Open Subtitles | هناك خضروات تكفي لإطعام جيش تحتاج إليها أكثر منا |
| Bu durumda, dokuz kiloluk bir kuş sadece bana kalıyor, ve bir orduyu doyuracak kadar da garnitür. | Open Subtitles | حسنا ، إذن هذا سيتركني مع طائر يزن 20 باوند و ما يكفي من الزركشة لإطعام (جيش (كوكسي |
| Bu yemekler bir orduya yeter. | Open Subtitles | هذا يكفي لإطعام جيش! |