| Rusların 2007'de Kuzey Kutbu'ndaki tartışmalı deniz yatağında hak iddia etmek için yaptığı girişim rakip ülkeleri çok kızdırdı. | Open Subtitles | هذه المحاولة الجريئة من الروس لإنتزاع أحقية قعر البحر في القطب الشمالي سنة 2007 أشعلت الحقد بين الدول المتنافسة |
| Hasta hayal ettiği böceği çıkartmak için kendini keser. | Open Subtitles | الضحيّة تقطع نفسه في محاولة لإنتزاع الحشرة الخيالية. |
| Uzaylıları triniumlarını çıkarmak için başka müdahalede bulunmayacağımıza ikna etmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نقنع الفضائيون بأننا لن نقوم بمحاولات أكثر لإنتزاع الترينيوم |
| Gereken tepkiyi almak için sırrın gerektiği kadarını açıklıyorum. | Open Subtitles | أبوح فقط بما يجب لإنتزاع ردة الفعل التي أحتاجها |
| Gereken tepkiyi almak için sırrın gerektiği kadarını açıklıyorum. | Open Subtitles | أبوح فقط بما يجب لإنتزاع ردة الفعل التي أحتاجها |
| Herhalde Jack'in adamı olarak istifamı kabul etmek için gönderildiniz. | Open Subtitles | أفترض أنك تدعي مثل جاك فقد أرسل مستخدم لإنتزاع إستقالتي ؟ |
| Fonksiyonel işkence bilgi almak ya da cezalandırmak için yapılır. | Open Subtitles | التعذيبْ الوظِيفي يُستخدم لإنتزاع المعلومات أو العقاب. |
| Kesinlikle, sadisçe yapılan işkence ise bir tür duygusal ihtiyacı boşaltmak için kullanılır. | Open Subtitles | بالظبط, هُناك تعذيبٌ سَادي الذي يُستخدم لإنتزاع نوعٍ من الحاجة العاطفية. |
| Bu işkence sehpası, kurbanlara zorla bir şey itiraf ettirmek için kullanılırmış. | Open Subtitles | لقد استخدمت هذه الآلة لإنتزاع الإعترافات من الضحية |
| Oldukça iyi biliyorsunuz ki, istediğimizi almak için çok basit bir yöntemimiz var. | Open Subtitles | تعلم ذلك تماما بأننا عندنا طريقة بسيطة لإنتزاع مانريد |
| Aslında hızlı giyinmeler için. Bir elbiseyi çıkarıp diğerini giymek için. | Open Subtitles | في الواقع, هذا لأجل الغيارات السريعة لإنتزاع طقم ملابس و إرتداء آخر |
| Belki de o çubuğa o yüzden ihtiyaç duydu bir duvarı falan kırmak için. | Open Subtitles | ربّما لهذا السبب إحتاج لذلك القضيب المعدني، لإنتزاع جدار أو ما شابه. |
| - Tamam. Kapkaç için en uygun yeri seçmeliyiz. | Open Subtitles | حسنا, يجب علينا ان نتفق على المكان المُناسب لإنتزاع الحقائب |
| Bugünden 7 yıl önce, o ve ortağı George Scotman zanlıların itirafı için zalimce baskı yaptıklarından rozetlerini kaybetmişler. | Open Subtitles | قبل 7 سنوات بالضبط هو و شريكه جورج سكوتمان تم نزع شاراتهما لإنتزاع الاعتراف قسريا من متهم |
| Sırayla bir lokma kapabilmek için balık sürüsünü kuşatmada birlikte hareket ederler. | Open Subtitles | يَعملون معاً لحَبس كرة السمك، يتناوبون لإنتزاع لقمة. |
| Bugün, sezonun son gününde Yankee'lerin şampiyonluğu kucaklamak için bir şansları var. | Open Subtitles | ...اليوم ، و ماهو قادم مع اليوم الأخير من السنة فريق اليانكيز لديه فرصة لإنتزاع العلم |
| Bu işkence, bilgi almak için değil. | Open Subtitles | هذا التعذيب لم يصمّم لإنتزاع المعلومات |
| Annen gibi insanlar için güçlü olanlardan iyilik istemek için bir silahtı. | Open Subtitles | A أداة ذلك بعض الناس، بأنّ أمّك إستعملت لإنتزاع الحسنات من أولئك في الحكم. |
| Kızın yüzünü söküp almak için doğru anın gelmesini bekliyordu. | Open Subtitles | "سينتظر اللحظة المناسبة لإنتزاع وجه الصبيّة" |
| Günün birinde Mars, Ceres'in kontrolünü Dünya'dan çekip alma gücünü kullanacak ve Dünya da geri almak için savaşa gidecek. | Open Subtitles | في يوم ما ، سيستخدم المريخ قوته لإنتزاع السيطرة على " سيريس " من كوكب الأرض والأرض ستخوض الحرب لإستعادتها من جديد |