| Şaka yapıyor olmalısın. Yapma, bu kadar zaman takıldıktan sonra. | Open Subtitles | لابدّ وأنّك تمازحينني بربّك بعد كل الوقت الذي قضيته معك؟ |
| Başarısız bir kaçış numarası sahnesi düzenlediğin için kendini pek zeki buluyor olmalısın. | Open Subtitles | لابدّ أنّكَ ظننتَ أنّكَ ذكيّ للغاية التحضير هكذا لجعلها تبدو محاولة هروب فاشلة |
| Güvenlik kamerasında görüntüleri var. Birileri mutlaka onu bir yerlerde görmüş olmalı. | Open Subtitles | فقد رصدناها بكاميرا المراقبة لابدّ و أنّ أحدهم قد رآها بمكان ما |
| Şey, buraların değerlenmeye başladığının farkında olmalısınız. | Open Subtitles | حسناً، لابدّ أنك لاحظت أنّ المنطقة في تحسّن مرتفع |
| Bir adamın bisikletine binip öne oturmayalı uzun zaman olsa gerek. | Open Subtitles | لابدّ أنّ زمناً قد مضى على ركوبكِ على مقود لدرّاجة رجل. |
| Bodrumu inşa ettiklerinde kapıyı mühürlemiş olmalılar. | Open Subtitles | لابدّ أنّهم أغلقوه، عندما بنوا الطابق السفلي |
| Bir gün bitmek zorunda. İyi bir skor elde ettin. | Open Subtitles | كان لابدّ أن ينتهي هذا الأمر لقد مارستَ حيلة جيدة |
| Tefecilik tarihinde bir makara kumaş için borç alan iki salak bizizdir herhalde. | Open Subtitles | لابدّ أنّنا الوحيدان الأبلهان في التّاريخ فيما يتعلّق بالدّفع المسبق لفوائد على جينز |
| Çok mutluyum, ne kadar mutlu olduğumu anlatamam fakat biraz sersem gibi görünüyor olmalıyım. | Open Subtitles | أنا سعيدة، أنت لا تملك أدنى فكرة عن مدى سعادتي لكن لابدّ أنني أبدو سخيفة. |
| Sen Jules olmalısın. Tommy sizin pencerenizin dışında takıldığını söylüyor. | Open Subtitles | لابدّ من أنك جولز توم قال أنه يتسكع خارج نافذتك |
| Örümceklerden benden fazla nefret ediyor olmalısın. | Open Subtitles | لابدّ أنك تكره العناكب أكثر مما أكرهها أنا |
| O ölüm yuvasını satmak için okkalı bir yalan uydurmuş olmalısın. | Open Subtitles | لابدّ أنّكِ إختلقتِ أكاذيب ماكرة للغاية لإيقاعهم في فخ الموت |
| Onu ilk gördüğünde ölmüş olmalısın. | Open Subtitles | لابدّ وأنكِ أحترَّقتِ شوْقا متى رأيته أول مرة |
| Bir yerlerde ufak bir yastık altı paran vardır mutlaka. | Open Subtitles | أعني, لابدّ من وجود مبلغ بسيط متبقٍ في مكان ما |
| Sizin gibi zeki birinin bunu mutlaka önceden hesaplamış olması gerek. | Open Subtitles | رجل بمثل دهائكَ، لابدّ أنّه أخذ هذا بالإعتبار.. |
| Okulda bugün korkmuş olmalısınız! | Open Subtitles | لابدّ وأنَ الأمر كان مرعبًا في المدرسة اليوم |
| KT'nin seni sevmesi için, kalbinin temiz olduğunu bilmesi gerek. | Open Subtitles | حتى يحبكِ دي تي، لابدّ أن يعرف أنكِ نقية القلب |
| Bir şekilde bu silahı içeri sokmuş olmalılar. | Open Subtitles | لابدّ أنهم أدخلوا هذا السلاح إلى هنا بطريقة ما |
| Bayan Norton, bu sabah ormandan gelmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | الآنسة نورتن، كان لابدّ أن أجيء خلال الغابة هذا الصباح |
| Evet onunla birkaç kez lobide buluştular. herhalde başı büyük dertte değil mi? | Open Subtitles | أجل، قد قابلها في الردهة بضعة مرّات لابدّ أنّها في ورطة كبيرة، صحيح؟ |
| Şu anda romantizm kanalında takılmış olmalıyım, biraz müsade ya. | Open Subtitles | لابدّ أنني واقف على قناة الرومانسية في الوقت الراهن ، أرحني قليلاً |
| Hadi ama bu oldukça komikti. şaka kaldırabiliyor olması lazım. | Open Subtitles | بربّك، لقد كان هذا مضحكاً، لابدّ وأن تتحلى بحسّ الدعابة |
| İnsanlara ev bularak yardımcı olmak. Bu yaptığın kesinlikle ödüllendirilmeli. | Open Subtitles | مساعدة الناس في العثور على منازل لابدّ أنّ هذا مُرضٍ جداً |
| Konuşma oldukça tatlı olsa da gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | بقدر ما كانت هذه المُحادثة مُبهجة، لابدّ أن انصرف. |
| Şimdiye dek yeteri miktarda para kazanmış olmalıyız. | Open Subtitles | لابدّ أننا جنينا قدراً معقولاً من المال بحلول هذا الوقت. |
| Eğer erkek yaparsa Muhtemelen daha iyidir çünkü birinin yapması gerekir. | Open Subtitles | لعلّه من الأفضل للرّجل أن يتّخذه، بسبب أنّ لابدّ من ذلك. |