| Ben erken yatarım ama Jason'ın inanılmaz bir enerjisi vardı. | Open Subtitles | أنا أستيقظ مبكراً لكن جيسون لديه هذه الطاقة اللتي لاتصدق |
| Ve biliyorsunuz, bir müzisyen olmanın harika taraflarından biri de bu konunun inanılmaz derecede değişken olmasıdır. | TED | وتعلمون، إنها أحد أعظم الأشياء حول أن تكون موسيقاراً، أن مهنته هي مهنة مرنة بصورة لاتصدق |
| İnanılmaz insan becerileri, uzlaşma becerileri var. | TED | لقد تميزن بمهارات لاتصدق وقدرة على التفاوض |
| Önemsiz. İster inan ister inanma, çocukken aynı senin gibiydim. | Open Subtitles | لابأس, صدق أو لاتصدق لقد كنت مثلك عندما كنت طفلاً |
| İster inan ister inanma, bu otel şehirdeki en iyi yer. | Open Subtitles | حسنا، صدق او لاتصدق.. هذا الفندق هو افضل مكان في المدينة |
| # Aksini düşünme. | Open Subtitles | # لاتصدق انه ليس كذلك |
| Ancak, ister inanın ister inanmayın Dünya'nın dev bir koruması var. | Open Subtitles | لكن صدق أو لاتصدق الأرض لديها حارس ضخم |
| Belki de 11 yaşında bir kızın aşık olabileceğine ve bunca sene aşık kalabileceğine inanmıyorsun. | Open Subtitles | ربما لاتصدق بان فتاة عمرها 11سنة يمكن ان تحب وتبقى على حبها طوال هذه السنين |
| Ve öyküler anlatmak istiyordum suyun altında gördüğüm muhteşem şeyler, inanılmaz yaban hayat ve ilginç davranışlar hakkında. | TED | وأريد أن أخبركم قصص عن جميع الأشياء المدهشة التي شاهدتها تحت الماء عن الحياة والسلوكيات والإهتمامات التي لاتصدق |
| Size bu kız hakkında bir şey söyleyeyim; o inanılmaz biri. | Open Subtitles | دعوني أخبركم شيء عن هذه الفتاة إنها لاتصدق |
| İnanılmaz bir şekilde sevişiyoruz, sonra sen ortadan kayboluyorsun. | Open Subtitles | أعني أننا مارسنا الجنس بطريقه لاتصدق وبعد ذلك انت اختفيت |
| Michael Callow, bu ölüm kalım meselesinde inanılmaz bir cesaret sergilemiştir. | Open Subtitles | مايكل كالو يعرض لنا شجاعه لاتصدق فى ما كان مسألة حياة أو موت |
| Öyle bir inek yetiştirmişsin ki bir çift İnanılmaz Hulk eli onu ikna etmeye yetti. | Open Subtitles | وأنتِ قمتي بتربية مجرد طالب غريب الأطوار كل ما استلزم الأمر هو زوج من قفازات هالك التي لاتصدق |
| Görünüşe bakılırsa, voleybol topunu inanılmaz bir titizlikle atabiliyorum. | Open Subtitles | على ما يبدو، يمكنني بالواقع ان القي الكرة الطائرة بدقة لاتصدق. |
| Hırsızlık.İster inan,ister inanma ama bu iyi bir haber. | Open Subtitles | سرقة . حسنا صدق او لاتصدق انها اخبار جيدة ـ لماذا ؟ |
| Biz de birini kurtarmak için bunu yapıyoruz. İster inan ister inanma. | Open Subtitles | نحن نفعل هذا لإنقاذ حياة ايضاً، صدق أو لاتصدق |
| Evet kesinlikle.İster inan ister inanma, babalık yeteneği konusunda | Open Subtitles | أجل ، بالطبع صدق أو لاتصدق ، لقد كان لدي شكوك كبيرة |
| İnan yada da inanma, bunu düşünüyordum. | Open Subtitles | صدق أو لاتصدق ، لــقد كــنت أفكر في ذلــك |
| İnan ya da inanma ama bu gerçek yani... | Open Subtitles | إنه خيارك لتصدق أو لاتصدق ...ولكنه حقيقي ، لذلك |
| # Aksini düşünme. | Open Subtitles | # لاتصدق انه ليس كذلك |
| Becky Jackson'ın tweet attığı her şeye inanmayın. | Open Subtitles | لاتصدق كل ما تغرد به بيكي جاكسون |
| Bu saçmalıklara inanmıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت لاتصدق هذه الترهات, أليس كذلك ؟ |
| İnanılmazsın, elbette sana yardım ederim, neye ihtiyacın var? | Open Subtitles | - أنت لاتصدق. نعم، بالطبع سأساعدك |