| Dün gece sorgulama için bir arkadaşını aldık ve şimdi ortadan kayboldu. | Open Subtitles | لقد أحضرنا أحد أصدقائك لاستجوابه الليلة الماضية و لكن يبدو أنه اختفى |
| - Şüphelinin belinde silah gördüm. Onu sorgulamak için arabadan indim. Beni görünce koşmaya başladı. | Open Subtitles | رأيتُ مسدّساً في حزام المشتبه فذهبتُ لاستجوابه فانطلق هارباً عندما رآني |
| Amaç onu sorguya çekmek ve Kaynak'ın planını öğrenmek. | Open Subtitles | الهدف من ذلك هو محاولة لاستجوابه معرفة ما يخطط المصدر |
| Sorgu için birini yollarım. Teri'yi buraya getir. | Open Subtitles | خذه الى العياده و سأرسل شخص ما لاستجوابه و احضر "تيرى" الى هنا |
| Sonra işçiler polise haber verdi ama onu sorgulamaya geldiklerinde Tom çoktan kaçmıştı, onlar da hiçbir şey bulamadı. | Open Subtitles | ولهذا، اتصل النزلاء بالشرطة ولكن عندما جاءوا لاستجوابه كان قد اختفي، ولم يجدوا شيء |
| Onu sorgulamanın şık bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نجد طريقة ذكية لاستجوابه. |
| Ulusal Güvenlik onu başka tesise götürmemiz ve sorgulamamız için araba yolladı. | Open Subtitles | أرسل الأمن الداخلى أكثر من سيارة لأخذه ونقله الى منشأة أخرى لاستجوابه. |
| Savunma makamına sorgulama hakkı veremememiz mevzuata aykırı, adaletsiz bir durum oluşturur ve önyargıya sebep olabilir. | Open Subtitles | لاستجوابه ولم يعطي الدفاع حقهم لمواجه الشاهد ضده |
| Teröristleri sorgulamak için çadıra alacağız. | Open Subtitles | سندخل الإرهابي إلى الخيمة لاستجوابه قليلاً |
| Acele edin, büyük ihtimalle federaller onu sorgulamak için geliyordur. | Open Subtitles | أسرِعا، فالفيدراليين على الأرجح في طريقهم لاستجوابه. |
| Ancak iki tane itfaiye müfettişi onu sorgulamak için buraya doğru geliyor ve orada ne aradığını öğrenmek isteyecekler. | Open Subtitles | ولكن اثنان من محققي الحرائق بطريقهم لاستجوابه ليعرفوا مالذي كان يفعله هناك |
| Hala kıvırırken onu sorguya çekmeye hazırım. | Open Subtitles | أنا على استعداد لاستجوابه حتّى الانهاك |
| Japon Büyükelçiliğinde diplomatmış ama Pearl Harbor'dan sonra donanma istihbaratı tarafından sorguya alınmış. | Open Subtitles | كان يعمل في مكتب القنصل العام (كدبلوماسي ، لكن بعد حادثة شاطئ (بيرل لقد اخذته المخابرات البحرية لاستجوابه |
| Sorgu için ailesinin rızasını alın. | Open Subtitles | -احصل على موافقة من أحد ذويه لاستجوابه |
| Bu arada Alexis Drazen kendine geldi, ben de sorgulamaya gittim. | Open Subtitles | فى هذه الاثناء خرج "اليكس" من الجراحه لذا ذهبت الى هناك لاستجوابه |
| Kamyoneti Trent McBride'a kadar izledik... ama bizim çocuklar onu sorgulamaya gittiğinde... onu ölü buldular. | Open Subtitles | نحن تتبعنا الشاحنة إلى ترينت ماكبرايد، لكن عندما ذهب الرجال هناك لاستجوابه... وجدوه ميتا. |
| Kendimiz adamı sorgulamanın bir yolunu buluruz. | Open Subtitles | سنكتشف طريقة لاستجوابه بأنفسنا |
| Onu sorgulamanın düzgün bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | سنجد طريقة ذكية لاستجوابه. |
| Hala olayı hatırlıyorken onu sorgulamamız lazım! | Open Subtitles | أننا بحاجة لاستجوابه حتى تتذكر لا تزال جديداً |
| Onu tekrar sorgulamamız lazım. | Open Subtitles | كنا بحاجة لاستجوابه مجددا |