| çünkü bu, önemli bir parça. Her fotoğrafın ardında bir katman var. | TED | لان ذلك جزء كبير منه. هناك مستويات خلف كل صورة |
| Bir tane bulduk, onu oraya götürdük, ona baktık ve ailesi ile ilgilendik, çünkü bu gerekliydi, | TED | وجدنا لها مكانا ونقلناها الى هناك, واعتنينا بها وايضا تابعنا عائلتها, لان ذلك كان ضروريا, |
| Fakat benim için bir zorluktu çünkü bu benim sanat eserimdi. Aynı zamanda reklam yapmalı mıydım? | TED | لكنه كان يمثل صعوبة بالنسبة لي لان ذلك هو عملي الفني هل يجب ان أعمل في المجال الإعلاني, في هذا الوقت؟ |
| çünkü bu altın Queimada Bankası'ndan çalındı sinyor. | Open Subtitles | لان ذلك الذهب سرق من مصرف كيمادا يا سيدي |
| Çünkü o el arabası çalınmış bir mal. Bunun bir parçası olamam. | Open Subtitles | لان ذلك الدمية يسرق الممتلكات، لا استطيع ان اكون جزأ من ذلك. |
| Dinle hoşçakal demem lazım, ama bunu çabuk yapmam lazım çünkü bu beni yiyip bitiriyor. | Open Subtitles | اسمعى سوف اقول مع السلامة وسأقولها بسرعة لان ذلك يقتلنى |
| Bütün ruhlarımızı şeytana satalım ve onun için çalışalım 'çünkü bu şekilde daha kolay oluyor. | Open Subtitles | فلنبع ارواحنا ونعمل لدى الشيطان لان ذلك اكثر ملائمة بهذه الطريقة. |
| çünkü bu benim görevim, civardaki en önemli aile biziz. | Open Subtitles | لان ذلك من واجبي ,بالطبع نحن عائلة في هذا الحي قبل كل شيء |
| çünkü bu, size soracakları ilk soru olacak. | Open Subtitles | لان ذلك,ذلك هو السؤال الأول الي ستألنْ به |
| Ve burada büyük bir tanesi var bunu zaten biliyordun ama bilmiyormuş gibi davrandın çünkü bu sana kendini daha medeni hissettiriyor. | Open Subtitles | و اليك واحدة اكبر انت تعرفين هذا سلفا لكنك تدعين عكس ذلك لان ذلك يجعلك تشعرين انك متحضرة |
| - Ama kaçıp gitmeni istemiyorum çünkü bu çok ama çok tehlikeli olur ve seni kaybedersek çok korkarsın ve biz de çok üzülürüz. | Open Subtitles | لكن لا أريدك أنت تذهبي بعيداً لان ذلك سيكون غير اّمن كثيراً وإن أضعناكِ ستكونين خائفه جداً و سنكون حزينين كثيراً |
| Zaman yolcuğunun var olması senin beklentini açıklar çünkü bu sıkıcı olmayacak. | Open Subtitles | وهذا يفسر املك في ان السفر عبر الزمن موجود , لان ذلك لن يكون ممل. |
| çünkü bu sayede, size teşekkür etme fırsatım oldu. | Open Subtitles | الان انا سعيد انكم فعلتم لان ذلك اعطاني الفرصة حتي اقول لكم شكراً |
| Onun olabileceği muhtemel yerleri araştırıyorsun çünkü bu senin işin. | Open Subtitles | انت تبحثين عن اي امكانية لرؤيته لان ذلك عملك |
| Ofiste görüşürüz sanırım, çünkü bu çok normal. | Open Subtitles | اظن اننا سنرى بعضنا في المكتب لان ذلك طبيعي للغاية |
| Eğer aniden onunla gitmen gerekseydi onunla gitmene izin verirdim çünkü bu kadar iyi arkadaşlarız. | Open Subtitles | حسنا، اذا تمكنت من المجيء فجأة تعرف جيدا اني سأوافق على ذهابك معها لان ذلك ما يجعل صداقتنا |
| çünkü bu tüm sorunlu insanları öldürerek sorunları bitirirdi. | Open Subtitles | منعتك من قتله لان ذلك سيوقف الاضطرابات عن طريق قتل كل الناس المضطربة |
| Eğer öyle gidersen birine fotoğraf çektirdiğinden emin ol çünkü bu ilk olur. | Open Subtitles | حسنا, اذا قمت بذلك تأكد من أن يأخذ شخص صوره لان ذلك سيكون لأول مره |
| Ama bırakabileceğine inanıyorsun bu yüzden pipo almıyorsun çünkü bu bırakma konusunda ciddi olmadığın anlamına gelirdi. | Open Subtitles | لكنك مقتنع بأنك قادر على الاقلاع عن التدخين بالتالي لا تريد شراء الغليون لان ذلك يعني أنك لست جادا في أقلاعك عن التدخين |
| Ayrıca olabiliğim kadarıyla en güvenli insan olmaya çalıştım, Çünkü o da sağlığın bir parçası. | TED | وقد حاولت ان اكون الشخص الاكثر حرصاً على الامان بقدر الامكان لان ذلك جزء من الصحة و السلامة |
| Veronica ile çıktın Çünkü o uygundu ve o dar gelirliydi. | Open Subtitles | انت تواعد فيرونيكا لان ذلك مريح فهي سهلة الإرضاء |
| Birisi sorarsa, Boston Üniversitesine gittiğini söylersin çünkü ben oraya gittim ve herkes biliyor. | Open Subtitles | حسنا، إذا سألك أحدا قل فقط انك ذهبت إلى جامعة بوسطن لان ذلك حيث ذهبت، والجميع يعلم هذ |