| Arkadaki 40 sıra benim. Benim filmlerimin sizinkiler gibi hileye ihtiyacı yok. | Open Subtitles | انا سوف اثبت ان هذا الفيلم لايحتاج الى حيال مثلك لكي يباع |
| Buna ihtiyacı yok. Sokak dövüşünü öğrenmeli. | Open Subtitles | , انه لايحتاج لهذا, يحتاج الي تعلم قتال الشوارع |
| Hayır, hayır! Onun yardıma ihtiyacı yok. | Open Subtitles | لا , لا , لاتساعديه هو لايحتاج للمساعدة بام |
| Sondaj için tapuya ihtiyacı yok ki. Maden hakları elinde. | Open Subtitles | إنه لايحتاج للعقد كي يحفر إنه يملك الحقوق المعدنية |
| Bu kadar saçmalık yeter! Bu konunun tartışılmaya ihtiyacı yok. | Open Subtitles | فالتتوقف عن هذا ايها الثرثار الموضوع لايحتاج لنقاش |
| Onun açıklamaya ihtiyacı yok. Açıklamayı kendi kafasında yaptı. | Open Subtitles | انه لايحتاج للتفسير, لقد عقد عزمه |
| Artık hiçbirimize ihtiyacı yok. | Open Subtitles | هو لايحتاج أي أحد منا بعد الآن |
| "Babanın böyle bir şeye ihtiyacı yok" demiştim ona. | Open Subtitles | ... لقد حاولت إخبارهـا أبوكِ لايحتاج في الحقيقة لشيء مكلف كهذا |
| - Onun gemiye ihtiyacı yok. | Open Subtitles | ليس لديه حاجه للسفن - أنا متأكد أنه لايحتاج - |
| Sorguda değil ki şuan, avukata ihtiyacı yok. | Open Subtitles | ليس هذا بإستجواب لايحتاج إلى محامي |
| Yeterince şey atlattı. Buna ihtiyacı yok. | Open Subtitles | لأنه عانى كفاية انه لايحتاج الى ذلك |
| Sanatçı olduğu için kimseye ihtiyacı yok. | Open Subtitles | فهو لايحتاج لأحد |
| Bunun tuza ihtiyacı yok. | Open Subtitles | هذا لايحتاج إلى ملح |
| Burada kalmalıyım. Kumandan Bly'ın yardımıma ihtiyacı yok. | Open Subtitles | يجب ان أبقى القائد (بلاى) لايحتاج لمساعدتى |
| Stannis'in destek için o veya bu lorda yalvarmaya ihtiyacı yok. | Open Subtitles | ستانيس) لايحتاج أن يتوسل هذا أو) هذا ليحصل على دعمهم |
| - Onun yardıma ihtiyacı yok. | Open Subtitles | -إنه لايحتاج إلى أي مساعدة |
| - Onun yardıma ihtiyacı yok. | Open Subtitles | - هو لايحتاج لاي مساعدة |
| Jax'in başka bir probleme ihtiyacı yok. | Open Subtitles | جاكس) لايحتاج الى مشكلة اخرى) |