| Gerçekten, bu konuşmaya artık dayanamıyorum. | Open Subtitles | بالواقع، لايمكنني تحمل المزيد من هذا الحديث |
| - Öyle bakma bana. - O bakışa dayanamıyorum. - Katherine? | Open Subtitles | لاتفعل هذا التعبير بوجهك لايمكنني تحمل هذا هالوجهه |
| Buna dayanamıyorum artık. Bugüne kadar o kadar çok âşık oldu ki. | Open Subtitles | لايمكنني تحمل المزيد، لقد وقع في الحب مرات كثيرة حتى الآن |
| Ama artık dayanamıyorum. Ondan kurtulmam gerekiyor. | Open Subtitles | لكن لايمكنني تحمل ذلك بعد الآن يجب أن أتخلص منه |
| Buna dayanamıyorum artık. Bugüne kadar o kadar çok âşık oldu ki. | Open Subtitles | لايمكنني تحمل المزيد، لقد وقع في الحب مرات كثيرة حتى الآن |
| Çizgilerine dayanamıyorum. Çok kalınlar. | Open Subtitles | لايمكنني تحمل هذا الخط إن رسمكِ، في غاية السُمك. |
| Olabilir ama yaratıcı enerjimi sırf sermaye kazancı uğruna günlük hayatı daha pratik hale getirmeye harcama düşüncesine dayanamıyorum. | Open Subtitles | ربما, لكن لايمكنني تحمل فكرة صرف كل طاقتي الابداعية في الامور الاجرائية, كل يوم في حياتي |
| dayanamıyorum! Otuz saniye daha! | Open Subtitles | لايمكنني تحمل هذا ثلاثين ثانية أخرى |
| dayanamıyorum artık. Bu kız kıskaçlarımı derde sokacak! | Open Subtitles | لايمكنني تحمل ذلك ، اقولها لك |
| Sıcak biraya dayanamıyorum. | Open Subtitles | لايمكنني تحمل الشراب الدافيء |
| Şu şeye artık dayanamıyorum. | Open Subtitles | لايمكنني تحمل ذلك |
| Beklemeye dayanamıyorum. | Open Subtitles | لايمكنني تحمل الانتضار |
| Ama Nikolai'ın tehlikede olduğunu düşününce dayanamıyorum. | Open Subtitles | لكن لايمكنني تحمل أن أفكر أن (نيكولاي) في خطر. |