| Soğuk Savaş'ı bunların kazandığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لايمكني تصديق أن هؤلاء القوم فازوا بالحرب الباردة |
| Bununla kimseyi yatağa atamadığıma inanamıyorum. Belki de filmin farklı bir kısmını seçmeliyim. | Open Subtitles | لايمكني تصديق أني لا ألتقط فتيات بهذا الشيء ربما أحتاج أن أختار جزء أخر من الفيلم |
| İnanamıyorum. Bu süre boyunca bir yanım hep yalan söylediğini düşünüyordu. | Open Subtitles | لايمكني تصديق الأمر ، طوال الوقت جزء صغير مني ظن أنه يكذب |
| Artık buradan gittiğime inanamıyorum. Benim odam hep burasıydı. | Open Subtitles | لايمكني تصديق أني لن أعيش هنا بعد الأن هذه كانت دوماً غرفة نومي |
| Hayır, Morgan. Buna gerçekten inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يا "مورجان" انا حرفياً لايمكني تصديق هذا |
| Bunun için karnımı tıraş ettiğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لايمكني تصديق أني حلقت معدتي لهذا |
| Daha önce Grease'i izlemediğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لايمكني تصديق أنكِ لم يسبق لكِ مشاهدة "جريس" |
| Baş nedime elbisemin Google Earth'te olacağına inanamıyorum. | Open Subtitles | ياإلهي ، لايمكني تصديق أن فستاني "لوصيفة الشرف سيكون في "جوجل إيرث |
| Böyle bir şeyi ondan sakladığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لايمكني تصديق أنكِ تخفي شيء كهذا عنه |
| - Sadece... geri döndüklerine inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط ... لايمكني تصديق أنهم عادوا |
| - Bana güvenmemene inanamıyorum. | Open Subtitles | -أنا فقط لايمكني تصديق أنك لاتثق بي |
| Yalnız yatak odanızın duvarına Ted'in rönesans fuarından aldığı mızrağı asmasına izin vermene inanamıyorum. | Open Subtitles | لكن لايمكني تصديق أنكِ تركتِ (تيد) يعلق رمح التبارز من معرض عصر النهضة على حائط غرفة النوم |
| Yalnız yatak odanızın duvarına Ted'in rönesans fuarından aldığı mızrağı asmasına izin vermene inanamıyorum. | Open Subtitles | لكن لايمكني تصديق أنكِ تركتِ (تيد) يعلق رمح التبارز من معرض عصر النهضة على حائط غرفة النوم |
| Morgan, buna inanamıyorum. | Open Subtitles | مورجان" لايمكني تصديق هذا" |