| Stuart dayı nerede, bilmiyorum. Çıkmalıyız. | Open Subtitles | أنا لا أعرف أين العم ستيوارت، لكننا يجب يخرج. |
| Direksiyon dersine gideceğini söyledi. nerede bilmiyorum. | Open Subtitles | قالت أنها ذاهبة لدرس القيادة لا أعرف أين |
| Umarım uzun sürmez, çünkü ana depo nerede bilmiyorum bizi de buralara kadar sürükledilerse- | Open Subtitles | يُستحسن ألاّ يتأخر لأنّني لا أعرف أين المخبأ وإن أتوا بنا إلى هذا الجزء من المدينة.. |
| Çantamda gördün herhalde. Çantamın nerede olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | يجب أن تكونى قد رأيتينه على حقيبتى ، لا أعرف أين هى |
| Önceleri, kalbimde yaşıyordu, ama şimdi nerede olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | في الأول كان مكانها قلبي ، الآن لا أعرف أين |
| Galiba, burada Brooklyn'de oturuyor, ama yerini bilmiyorum. | Open Subtitles | أظن أني سمعت انها تعيش بمكان ما في بروكلين, لكني لا أعرف أين |
| Oteline birkaç kez gittim ama onun dışında nereye bakacağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | قصدت فندقها عدة مرات ولكن لا أعرف أين أبحث غير ذلك. |
| -Şu adam nerede bilmiyorum. - Hey, işte orda o, bak. | Open Subtitles | أنا لا أعرف أين هو - هاي إنه هناك أنظر - |
| nerede bilmiyorum ama galiba adam onun sırdaşıymış. | Open Subtitles | لا أعرف أين هو، لكن أعتقد أنه كان صديقها السري. |
| Takip cihazı benim elimde. Ama o nerede bilmiyorum. | Open Subtitles | لدي جهاز التعقب في يدي أنا فقط، لا أعرف أين هي |
| Bu konuşmayı yüz yüze yapmalıyız, ama nerede bilmiyorum. | Open Subtitles | علينا تبادل هذا الحديث وجهاً لوجه لكني لا أعرف أين |
| - nerede bilmiyorum ama ne zaman biliyorum. | Open Subtitles | أين الاجتماع؟ لا أعرف أين سيكون لكني أعرف ميعاده |
| Dostlarımız nerede bilmiyorum ama nereye gideceklerini biliyorum. | Open Subtitles | قد لا أعرف أين هُما صديقانا، لكنّي أعرف أين يتوجّهان بالتأكيد. |
| Stevie'nin nerede olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | كم مرة يجب علي أن أقول أنني لا أعرف أين ستيف؟ |
| Leopold, nerede olduğunu bilmiyorum fakat oradaysan lütfen cevap ver | Open Subtitles | ليوبلد أنا لا أعرف أين انت و لكن لو كنت هنا من فضلك رد |
| Bugünse nerede olduğunu bilmiyorum, bir şeyler bulmuş olabilir. | Open Subtitles | أنا لا أعرف أين هو اليوم لكنّه ربّما يكون عنده شيء ؛ فلتجده |
| nerede olduğunu bilmiyorum ama müthiş bir parti kaçırıyor. | Open Subtitles | لا أعرف أين هو، لكنّه واحد ممن فاتتهم الحفلة |
| Birisi öldürüldüyse de yerini bilmiyorum. | Open Subtitles | إذا كان شخص قد قتل فأنا لا أعرف أين قُتل |
| "Yemin ederim bombaların yerini bilmiyorum! Mayıncılar biliyor sadece!" | Open Subtitles | أقسم ، لا أعرف أين القنابل فقط عمّال المنجم يعرفون مكانه |
| Hemşireyi izlemesinde yardımcı ol. Huck? Seni bulmak için nereye bakacağımı bilmiyordum. | Open Subtitles | ساعديه في البحث عن الممرضة هاك؟ كدتُ لا أعرف أين أبحث عنك |
| Fakat başka bir yerin Neresi olduğunu bilmiyorum, anlıyor musun? | Open Subtitles | ولكنى لا أعرف أين يمكن أن يكون هذا المكان |
| Ama beni düşündüren, seni nerede kullanacağımı bilememem. | Open Subtitles | تعرف البرامج الكثير من الوعود ويقلقني أن لا أعرف أين أحجز لك |
| Boynumdan bir yere takılıyım, o yüzden nerede olduğumu bilmiyorum. | Open Subtitles | لقد وضع شيئاً فى عنقى لذا لا أعرف أين نحن |
| Onunla buluşup konuşmama gerek kalmadı. nerede olduğunu bile bilmiyorum ya. | Open Subtitles | لم أحتج لأن أقابله، أو أحدثه حتى لا أعرف أين هو |