| Kusura bakmayın, hazırlanmanıza yardımcı olmak için pek vaktim yok. | Open Subtitles | أنا آسف، ولكنني لا أملك الوقت الكافي لمساعدتك في استعدادك |
| Ama hayatımdaki tüm senaryolara çalışmak için vaktim yok o nedenle, sen buradasın. | Open Subtitles | لكنّي لا أملك الوقت الكافي لدراسة جميع السيناريوهات في حياتي لذلك، أنت هنا |
| Bu bir övgü mü eleştiri mi? Çünkü anlamını çözecek vaktim yok. | Open Subtitles | لأنني لا أملك الوقت الكاف لأحصى وأدرك ذلك |
| Kitaplarından hiçbirini okumadım, fazla zamanım yok. | Open Subtitles | لم اقرا أي من كتبك على الرغم من ذلك لا أملك الوقت الكافي. |
| Bunu şimdi yapamam. Tamam mı, bunun için zamanım yok. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع فعل ذالك الآن مفهوم ، أنا لا أملك الوقت لهذا |
| Bu çok hoşuma giderdi, ama fazla vaktim yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء أفضل من ذلك .و لكنني لا أملك الوقت الكافي |
| Bu aktif katılım gerektiren bir iş ve senin zaman diliminde kimseyi eğitecek vaktim yok. | Open Subtitles | هذا العمل يحتاج لخبرة عملية وانا لا أملك الوقت لتدريب أي أحد ليكون جاهزاً في الوقت الذي تريده |
| Paris mükemmel bir şehir fakat gezecek hiç vaktim yok Çok fazla çalışıyorum | Open Subtitles | باريس مدينة جميله، رغم ذلك لا أملك الوقت للإستمتاع بها ...الكثير من العمل |
| Hayır, kızmadım ama hayat dersi alacak vaktim yok. | Open Subtitles | .. لا، أنا .. لست مجنونة. أنا فقط لا أملك الوقت لمناقشة الحياة، فقط |
| Gerçek şu ki, şu anda arkadaşlık taleplerine vaktim yok. | Open Subtitles | الأمر هو, لا أملك الوقت لطلبات الأصدقاء الآن |
| Herkese ayrı yemek yapacak kadar vaktim yok. Zaten kutusunda oluyor. | Open Subtitles | لا أملك الوقت لإعداد وجبات طعام مختلفة للجميع |
| Doktorum da öyle ama bunun için vaktim yok. | Open Subtitles | وكذلك يقول طبيبي لكني لا أملك الوقت لذلك |
| Para çekmek için vaktim yok o yüzden cüzdanından nakit aldım. | Open Subtitles | لا أملك الوقت للمرور بجهاز السحب النقدي لذا أخذت بعض المال من محفظتك. |
| İkinci sınıflara ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | أنا لا أملك الوقت للبقاء مع الدرجة الثانية |
| Kevin, bu psikopat sorunu dinleyebilecek yeterli vaktim yok bu sabah. | Open Subtitles | كيفن لا أملك الوقت للإستماع إليك وأنت تحظى بإضطراب عقلي هذا الصباح |
| Evet, özleyebilir, ama acı çekmek için yeterince zamanım yok. | Open Subtitles | أجل، يمكنها ذلك لكني لا أملك الوقت لأتألم |
| Sizin gibilerle çılgın teoriler üretecek zamanım yok. | Open Subtitles | لا أملك الوقت للمشاركة في التخمينات العشوائية مع أمثالك |
| Başka aşklar için zamanım yok. | Open Subtitles | لا أملك الوقت لمغرومين آخرين مم مم، تباً |
| Başkente dönüp yüzyüze konuşacak kadar zamanım yok. | Open Subtitles | أنا لا أملك الوقت لأعود إلى العاصمة و نتحدث شخصياً |
| Çünkü şu anda buna ayıracak zamanım yok. Daha büyük sorunlarım var, tamam mı? | Open Subtitles | لا أملك الوقت لكل هذا الآن لأن لدي مشاكل أكبر، حسناً؟ |
| Korkarım bunun için zamanım yok. | Open Subtitles | أخشى أنني لا أملك الوقت الكافي للإنتظار، |