| O cesede benden önce ulaşırsa kendisini tanımayı hiç istemezsin. | Open Subtitles | لا ترغب في لقائه خاصة إن بلغ تلك الجثة قبلي |
| Sırtlanlarla olduğu gibi tekrar başını belaya sokmak istemezsin. | Open Subtitles | فأنت لا ترغب في أن تتورط في مشكلة أخرى كما فعلت مع الضباع |
| Eee, Susie, gerçekten bir çatal ve bıçak kullanmak istemiyorsun değil mi? | Open Subtitles | لذا، سوزي، كنت حقا لا ترغب في استخدام شوكة وسكين، أليس كذلك؟ |
| Dur, bana yardım etmek istemediğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | انتظر، هل تلك طريقة في قول أنّكَ لا ترغب في مساعدتي في هذا؟ |
| Hangi küçük kız pembe ata binmek istemez ki? | Open Subtitles | من الطفلة الصغيرة التي لا ترغب في المهر الوردي؟ |
| İstemiyorsan, bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لم يكن لديك للقيام بذلك إذا كنت لا ترغب في ذلك. |
| O kitabı henüz tamamen kapatmak istemeyebilirsin. | Open Subtitles | قد لا ترغب في قفل ذلك الكتاب كليا بعد |
| Bak, senin sorunun nedir bilmiyorum ama şu anda beni kızdırmak istemezsin. | Open Subtitles | انظر، أنا لا أعرف ما مشكلتك اللعينة لكنك لا ترغب في إغضابي الآن |
| Evet. Evet. Bir hedef olmak istemezsin... uzaydayken. | Open Subtitles | أجل، بالفعل، لا ترغب في أن تكون هدفًا هناك في الفضاء |
| Çok tuhafsın. Arkadaşlarımdan biriyle nasıl olurda çıkmak istemezsin? | Open Subtitles | أنت غريب جداً, كيف أنك لا ترغب في الخروج مع أي من رفيقاتي؟ |
| Yeni arkadaşını kızdırmak istemezsin değil mi? | Open Subtitles | كنت لا ترغب في تقديم الجديد الخاص بك أفضل الأصدقاء غاضبة , أليس كذلك؟ |
| Tanrım, askeri okula gitmek istemezsin. | Open Subtitles | يا إلهي، أنت لا ترغب في الذهاب إلى مدرسة عسكرية |
| Öte yandan bu soğukta inmek istemezsin. Çok soğuk ve her yer karanlık. | Open Subtitles | كما أنك لا ترغب في النزول من هذه العربة، فالبرد قارس جداً والمكان مظلم |
| Söyle bakalım, hangi bölüme gitmek istemiyorsun? | Open Subtitles | لذا قل لي.. ما المكان الذي لا ترغب في الذهاب إليه؟ |
| Sikişmek istemiyorsan, amcık da istemiyorsun. | Open Subtitles | اذا كنت لا ترغب بفرج امرأة ؟ ؟ او لا ترغب في المضاجعة؟ |
| Tıbbi bir şey olmadığını biliyorsun ama gerçekle yüzleşmek istemiyorsun. | Open Subtitles | تعرف أنّ تلك ليست حالة طبيّة، لكنّك لا ترغب في مواجهة الحقيقة الحقّة |
| Ve bu riskin karşılığı da sana iyi şekilde ödeniyor, Lloyd ama eğer devam etmek istemediğini söylüyorsan başkasını buluruz. | Open Subtitles | ستعوض جيدا (لتحملك هذه المخاطرة (لويد لكن اذا أخبرتني بأنك لا ترغب في الاستمرار |
| Daisy, senin neden burayı terk etmek istemediğini söylediğinde çok kırılmıştım. | Open Subtitles | عندما أخبرتني (دايزي) بالسبب الذي جعلك لا ترغب في مغادرة هذا المكان |
| Hangi genç ve güzel kız istemez ki? | Open Subtitles | - طبعاً ترغبهم هل فتاة جميلة لا ترغب في هذا ؟ |
| Eğer erkek arkadaşınla birlikte, idam edilmek istemiyorsan, biraz düşünsen iyi edersin. | Open Subtitles | إذا كنت لا ترغب في مواجهة عقوبة الإعدام مع صديقها الخاص بك , كنت تعتقد أن أفضل وأصعب التفكير بسرعة |
| Benimle evlenmek istemeyebilirsin. | Open Subtitles | و قد لا ترغب في الزواج بي |