| Biliyoruz ki partiye izinsizce girdi ve Penny onu burada istemiyor. | Open Subtitles | كلانا يعرف أنه اقتحم الحفلة و أن بيني لا تريده هنا |
| Onu istemiyorsan şovu izlememesi gerekirdi. | Open Subtitles | لم يحق له الانضمام إلى جمهورك إن كنت لا تريده. |
| Kimse istemediğin bir şey yapmayacak, ama sadece 5 dakikalığına adamım. | Open Subtitles | لن يقوم أحد بفعل أي شيء لا تريده لكن سأتكلم خمس دقائق فقط سام |
| - Yani aslında onu asla çıkartmak istemiyorsun. - Asla... | Open Subtitles | ـ أنت تعنى أنك فى الحقيقة لا تريده أن يخرج أبدا ـ أبدا |
| Kanseri olmadığını öğrenmesini istemiyor musun? | Open Subtitles | - لا تريده أن يكتشف بأنه لا يعاني من السرطان؟ |
| Aslında annesi herkimse, onu istemediği gün gibi ortada. | Open Subtitles | . حسناً . اياً كانت , من الواضح بأنها لا تريده |
| İnsan genellikle ne yapmak istediğini bilmez, fakat ne yapmak istemediğini bilmek de yeterince iyidir. | TED | عادة لا يعرف المرء ما الذي يريد القيام به، لكن معرفة ما الذي لا تريده جيد بما فيه الكفاية. |
| Ne hissettiğini biliyorum ama onun Vietnam'a gitmesini de istemezsin. | Open Subtitles | أعرف كيف تشعر، لكن لا تريده أن يذهب لفييتنام. |
| Adınızın karışmasını istemeyeceğiniz işlerden birisi, Tuğamiral. | Open Subtitles | هذا نوعا ما، أمراً لا تريده أن ينكشف للعالم، أدميرال. |
| Ona sahip olanlar, sanki Onu istemiyormuş gibiydiler. | Open Subtitles | الناس التي تحصل عليه يبدو أنها لا تريده, |
| Sahara, istemiyor, ama ona böceği vermeliyim. | Open Subtitles | صحارى لا تريده و لكن علىّ أن أعطيها الحشرة |
| Çünkü daha fazla çocuk istemiyor. Benimle bir tane yapmak da istemiyor. | Open Subtitles | انها لا تريد أي أطفال آخرين وقالت إنها لا تريده معي |
| Düşünmem mi. Ama annesi bana benzemesini istemiyor. | Open Subtitles | أتمنى ذلك ، لكن والدته لا تريده أن يحذو حذوى |
| İstemiyorsan, zamanın için teşekkürler, gidebilirsin. | Open Subtitles | و هذا ما لدى من أجلك إذا كان هذا ما لا تريده شكرا لك على وقتك |
| Hayatın boyunca sakat bir bacakla dolaşmak istemiyorsan olmak zorundasın. | Open Subtitles | ما لا تريده هو المشي بساق عرجاء بقية حياتك |
| - Sen istemiyorsan ben alırım. | Open Subtitles | انا سأخذه ماذا؟ لقد قلت انك لا تريده |
| Ve ayrıca artık para ödemezsin istemediğin bir çit için. | Open Subtitles | .. ولا يجب عليكِ أن تدفع لصنع سياج أنت لا تريده |
| Onca yıl boyunca, sana istemediğin hiçbir şey yaptıramadım. | Open Subtitles | .. طوال هذه السنوات, لم أستطع أبداً أن أجعلك تفعل أي شيء لا تريده |
| İstediğin bu şey, istediğini sandığın şey, aslında istemiyorsun. | Open Subtitles | هذا الأمر الذي تريده , الذي تعتقد أنك تريده أنت لا تريده |
| Onu istemiyorsun. Bu yüzden ben de onu getirmedim. | Open Subtitles | لا علاقة لهذا بالقنابل أنت لا تريده لذا لم أحضره |
| Bunu istemiyor musun? | Open Subtitles | لا تريده |
| Hayır dedi. Konu kapandı. Onu yapmak istemediği bir şeye zorlamayacaksın. | Open Subtitles | لقد قالت لا , هذا كل أنتِ لن ترغميها لكي تفعل شيئ لا تريده |
| Hayır, sen masada olmamasını ve içine anahtar koymak istemediğini söyledin. | Open Subtitles | كلا, قلت أنك لا تريده على الطاولة الأمامية للمفاتيح لذا وضعته على طاولة القهوة للحلوى |
| Erkek yurdunun bahçesinde kendi üstüne kusmasını istemezsin. | Open Subtitles | لا تريده أن يستيقظ في ساحة الإقامة الجامعية و هو متقيأ على نفسه |
| Salı günleri saat 20:00'de kaçırmak istemeyeceğiniz "Nat King Cole Show". | Open Subtitles | 30 .. "عرض نات كينج كول" , الذى لا تريده أن يفوتك فى أيام الثلاثاء الساعه 8 مساءا ً |
| Onu istemiyormuş. Bozulduğunu söylüyor! | Open Subtitles | انها لا تريده انها تقول بأنه محطم |